26 Eylül 2009 Cumartesi

ADNAN OKTAR’IN IRIB (İRAN DEVLET TELEVİZYONU) RÖPORTAJINDAN (İstanbul, 29 Eylül 2008)






MUHABİR: Hz. Mehdi’nin zuhurunun şartları sizce nelerdir? Ve size göre nerede zuhur edecek?

ADNAN OKTAR: Mehdi’nin zuhur şartları önce bir kere ateistliğin yayılmasıdır. Yani Allah’a inancın insanlar arasında zayıflaması veya tamamen yok olmasıdır. Fitnenin zuhurudur, hatta o devirde binaların yükseleceği, zinanın artacağı, erkeklerin kadına, kadınların erkeğe benzeyeceği gibi çok çok detaylı izahlar vardır. Aynısıyla olmuştur. Hatta diyor, ‘kişi elinde kamçısıyla konuşur’. Cep telefonları, kablosuyla beraber bir kamçıyı andırıyor ve onla konuşuyor insanlar. Hatta diyor rivayette, ‘insan ayakkabısının topuğuyla konuşur’ diyor. İstihbarat örgütleri ayak topuğuna verici yerleştiriyorlar, internette çeşit çeşit resimleri var. Yani bunlar satılıyor da ve hakitaten ayağının topuğuyla konuşuyor insanlar. Ve bakın bu kadar detaylı Peygamber (sav) bu olayları anlatmış. Mesela tarlalar öküzsüz ve sabansız ekilecek diyor ahir zamanda, aynısıyla olmuştur. Yani peşpeşe peşpeşe peşpeşe yüzlerce mucize vardır. Yani bunların birkaç tanesi bile kamuoyuna yansısa yer yerinden oynar. Ama insanlar tam konsantre olamadılar, tam farkına varamadılar. Mehdi’nin zuhurunda aslında o kadar çok şaşırmayacaklar bakın bir görün; Mehdi’yi çok makul karşılayacak insanlar. Yani insanlar zannediyor ki; böyle çok acayip karşılayacaklar. Tamam acayip karşılayacaklar ama o kadar değil, makul görecekler Mehdi’yi. İsa’da şaşıracaklar biraz ama onu bile makul görecekler, söyleyeyim. İnsanlar mucizeye çabuk alışır, harikaya çabuk alışır. Her ikisine de çabuk alışacaklardır.

Mehdi, Said Nursi Hazretleri diyor; zuhur ettiğinde; başlangıçta kendisinin Mehdi olduğunu bilmez diyor. Yakın talebeleri onu imanın nuruyla tanırlar diyor. Aynı şey Hz. İsa için de bu geçerli. Aynı şeyler onun için de olacak diyor. Mehdi’nin, materyalizmle ile mücadele edeceğini söylüyor Said Nursi Hazretleri. Maddiyyun ve tabiyun kanunu ilk birinci vazifesi diyor. Onla mücadele edecek. Darwinizm, materyalizm, ateist düşünceyle mücadele edecek diyor. Ve bunda tam başarılı olacak diyor. Hatta o kadar detay vermiş ki; Said Nursi Hazretleri, “vakit ve hal bizzat o eseri kendisi hazırlamaya müsaade etmez” diyor . Eser hazırlayacak diyor. Bir ekibin uzun tasdikatıyla hazırladıkları eseri, kendisine hazır bir program olarak alır; onu neşr eder, yayınlar, tatbik eder ve uygular diyor. İkinci vazifesi siyaset alemindedir diyor. Sonra ikinci siyaset alemindeki faaliyetlerine başlayacaktır diyor. Yani sosyal siyasi faaliyetlere başlayacak diyor. Fakat bütün safhalarında son safhasına kadar fark edilmeyeceğini söylüyor Mehdi’nin. Mehdi’nin zuhur yeri İstanbul’dur. Çok sarih. Çok hadis var. Hem Sünni kaynaklarda, hem Şii kaynaklarındadır. Konstantin olarak çok çok açık belirtilmiştir. Hatta Said Nursi diyor ki; Basra ve Şam gibi yerlerde tasavvur etmişlerdir diyor. Sebebi diyor, İslam aleminin başkenti o zamanlar Basra’da olduğu için kendi içtihatları ile sanki öyle olacak gibi düşünerek sanki Basra’da demişlerdir diyor; halbuki İslam aleminin başkenti zaman zaman yer değiştirmiştir diyor. Son olarak İstanbul’da kalmıştır. O yüzden özetle söylüyorum mealen, İstanbul’da zuhur edecektir diyor Mehdi. Ve vukuhatı ahirzaman, ahirzaman vukuatın en yoğun olduğu yerin İstanbul olacağını belirtiyor. Yani ahirzaman şahsı da İstanbul’da zuhur edeceklerdir diyor. Faaliyetlerin Türkiye’de olacağını belirtiyor. Hakikaten baktığımızda, hem rivayetlerden de böyle olduğu görülüyor, hem tarihin akışından böyle olduğu görülüyor, sosyolojik yönden de böyle olduğu görülüyor, fakat rivayetler birebir tam çıkmış durumda. Yani bu çok önemli, yani bir tane olur, iki tane olur, üç tane olur; 100 tane, 150 tane rivayet aynı anda, aynı zamanda hepsi çıktıysa bunun açıklaması nedir? Bu bir mucizedir işte. Net. Yani Mehdi’nin de zuhurunun kesin olduğunu gösteren bir durum oluyor bu. Yani o kadar sarih ki ve gelişmeler o kadar açık ki; insanların fark edememesi de bir mucize. Yani Mehdi’nin fark edilememesi bir mucizedir, ahir zaman alametlerinin zuhur ettiğinin görülememesi de bir mucizedir. İranlı kardeşlerime müjdeyi veriyorum. Kesinkes zuhur edecek Mehdi. Ona göre hazır olsunlar.


Devamını okuyun...>>

16 Eylül 2009 Çarşamba

CÜBBELİ, İMAM RABBANİ'NİN AÇIKLAMASINI YANLIŞ YORUMLAMAKTADIR.

Cübbeli Ahmet Hoca (12.09.2009, TV5)

....1430 oldu, 1500’ün başına kadar Mehdi’nin zuhuru kesin olarak olmayacak. Şu andan itibaren 70 sene boyunca Mehdi gelmeyecek kesin olarak. Ben imam Rabbani’nin kesin beyanına dayanarak söylüyorum. Hiçbir rivayet yoktur. İhtimal dahilinde bile yoktur.

Hangi yüzyılın başında çıkacağını bilemiyoruz. Yüzyılın ilk çeyreğinde çıkmadıysa çıkmaz.
Cübbeli’nin 1. İddiası:

Hz. Mehdi (a.s.)’nin sözde ‘bu yüzyılda kesin olarak çıkmayacağını’ iddia etmekte; bunun için de İmam Rabbani Hazretleri’nin Mektubat’taki bir sözünü, yanlış yorumlayarak delil göstermektedir.

Oysa ki İmam Rabbani Hazretleri’nin bu sözü şu şekildedir:

Halbuki bu doğuş, MEHDİ'NİN ZUHURU ZAMANINDA OLACAK ZUHUR DEĞİLDİR. Zira, ONUN ZUHURU, YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR. ŞU ANDA DAHİ, YÜZ BAŞINI, ON SEKİZ SENE GEÇMİŞ VAZİYETTEDİR.

İmam Rabbani Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri yüzyıl başında çıkacağını ifade etmiştir.

• Ancak kendi yaşadığı Hicri yüzyıl başından itibaren 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini gösteren ve ardı ardına gerçekleşmesi gereken alametlerin hiçbiri gerçekleşmemiştir.

• Rabbani Hazretleri, Hz. Mehdi (as)’nin çıkış alametlerinden hiçbirine kendi yüzyılında şahit olmamış ve bu sebeple de Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru gibi bir durumun kendi yaşadığı dönem için söz konusu olmadığını belirtmiştir.

• Ancak Cübbeli bu sözü yanlış yorumlayarak, bizim de Hicri 1430’da olduğumuzu yani yüzyıl başını 30 sene geçtiğini; dolayısıyla da İmam Rabbani’nin ifadesine göre Hz. Mehdi (a.s.)’nin artık çıkmasının güya imkansız olduğunu ifade etmektedir.

• Halbuki Hicri 1400’ün ilk gününden itibaren arka arkaya Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği alametler gerçekleşmeye başlamıştır.

• Bu durum, Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur ettiğinin çok önemli bir ispatıdır.

Oysa Rabbani Hazretleri’nin, kendi yaşadığı Hicri yüzyılda, ‘Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametleri’ olarak bildirilen başlangıç ve çıkış alametleri gerçekleşmemiştir. Rabbani Hazretleri bu durumu Mektubat adlı eserinde şöyle vurgulamıştır:



Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’nin) zuhur mebdeleri (çıkışının başlangıcı) ve mukaddimeleri (çıkış alametleri) Resulullah Efendimiz'in irhasatına (Peygamberimiz (s.a.v.)’in peygamberliğinden önce meydana gelen hârikulâde ve peygamberliğine delil olan hâdiselere) benzer.



(Mektubat-ı Rabbani, 2/258)



Rabbani Hazretleri, Hz. Mehdi (as)’nin çıkış alametlerinden hiçbirine kendi yüzyılında şahit olmamış ve bu sebeple de Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru gibi bir durumun kendi yaşadığı dönem için söz konusu olmadığını belirtmiştir.

Cübbeli’nin 2. iddiası:

Cübbeli yine İmam Rabbani Hazretleri’nin bu sözüne dayanarak, ‘Hz. Mehdi (a.s.)’nin, yüzyıl başı itibariyle, zuhur eder etmez insanlar tarafından hemen tanınması gerektiğini’ iddia etmektedir.

• Oysa İmam Rabbani Hazretleri’nin, “ONUN ZUHURU YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR” ifadesi, HZ MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHUR ALAMETLERİNİN, YÜZYIL BAŞLARINDA TAHAKKUK ETMEYE BAŞLAYACAĞI ANLAMINI TAŞIMAKTADIR.

• Yoksa Rabbani Hazretleri, ‘yüzyıl başında hemen; Hz. Mehdi (a.s.) zuhur eder etmez, İslam ahlakı hakim olacak, Hz. Mehdi (a.s.) halk tarafından görülür görülmez hemen tanınacak’ anlamında birşey kesinlikle söylememiştir.

• İmam Rabbani Hazretleri, ‘Hz. Mehdi (a.s.) çıkmış olsaydı, keşif ve keramet sahibi veli bir insan olarak kendisinin de, geçen 18 yıl içerisinde gerçekleşen zuhur alametlerinin tahakkukundan Hz. Mehdi (a.s.)’yi imanın nuru ile hissedeceğine ve farkedeceğine’ işaret etmektedir.

• Oysa ki İmam Rabbani’nin döneminde yüzyıl başını on sekiz sene geçmiş olmasına rağmen, Hz. Mehdi (a.s.)’nin hiçbir çıkış alameti gerçekleşmemiş, dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.) de İmam Rabbani döneminde zuhur etmemiştir.


Devamını okuyun...>>

13 Eylül 2009 Pazar

TEVRAT'A GÖRE HZ. MEHDİ (AS) DÖNEMİNDEKİ BARIŞ VE HUZUR ORTAMI

Savaşların sona ermesi:
... Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık. (Yeşaya, 2:4; Mika, 4:3)
Savaş arabalarını Efrayim'den, atları Yeruşalim'den uzaklaştıracağım. Savaş yayları kırılacak... (Zekeriya, 9:10)
O dönemde açlık ya da savaş, haset ya da düşmanlık olmayacak... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)

Silahlanmanın sona ermesi:
... silahları yakacaklar. Küçük büyük kalkanları, yayları, okları, sopaları, mızrakları ateşe atacaklar... Yakmak için silahları kullanacaklar... (Hezekiel, 39: 9-10)
... İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar... (Yeşaya, 2:4; Mika, 4:3)

Barış ve güven ortamı olması:
Herkes kendi asmasının, incir ağacının altında oturacak. Kimse kimseyi korkutmayacak... (Mika, 4:4) ... Doğruluğun ürünü esenlik, sonucu, sürekli huzur ve güven olacaktır... esenlik dolu evlerde, güvenli ve rahat yerlerde yaşayacak. (Yeşaya, 32:16-18)
Onun döneminde kurtla kuzu birarada yaşayacak, parsla oğlak birlikte yatacak, buzağı, genç aslan ve besili sığır yan yana duracak, onları küçük bir çocuk güdecek. İnekle ayı birlikte otlayacak, yavruları birarada yatacak... Emzikteki bebek kobra deliği üzerinde oynayacak, sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna sokacak... kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek... (Yeşaya 11:6-9)

... onları korkutan olmayacak. (Sefenya, 3:13)
... Onu her yandan kuşatan düşmanlarından kurtarıp rahata kavuşturacağım. (1. Tarihler, 22:9)
... felakete uğrayan çocuklar doğurmayacaklar... (Yeşaya, 65:23)

Şiddet ve terörün son bulması:
... kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek... (Yeşaya 11:9)
... halimler dünyayı miras alacaklar... (Mezmurlar, 37:11)
... Kurtla kuzu birlikte otlayacak, aslan sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak... (Yeşaya, 65:25)

İnsanların mutlu ve sevinç içinde yaşamaları:
… Yüzlerinde sonsuz sevinç olacak. Onların olacak coşku ve sevinç, üzüntü ve inilti kaçacak. (Yeşaya, 51:11)
... Orada coşku, sevinç, şükran ve ezgi olacak. (Yeşaya, 51:3)
Ekin biçenlerin neşelendiği, ganimet paylaşanların coştuğu gibi, onlar da sevinecek senin önünde. (Yeşaya, 9:3)
... sevinciniz sonsuz olacak. (Yeşaya, 61:7)

İnsanların huzur ve güven içinde yaşamaları:
... huzur ve güvenlik içinde olacak... (Yeremya, 30:10)
İnsanlar oraya yerleşip güvenlik içinde yaşayacak... (Zekeriya, 14:11)
... şifa verecek, bol esenlik, güvenlik içinde yaşamalarını sağlayacağım. (Yeremya, 33:6)

Tehlike ve tedirginliğin kalmaması:
Aslan olmayacak orada, yırtıcı hayvan o yola çıkmayacak; orada bulunmayacaklar... (Yeşeya, 35:9)
... kimse onu korkutmayacak. (Yeremya, 30:10)

Dünyaya adaletin hakim olması:
O zaman adalet çöle dek yayılacak, doğruluk meyve bahçesinde yurt bulacak. ... (Yeşaya, 32:16)

Hz. Mehdi (as)'ın dünya çapında barışı sağlaması:
... (Hz. Mehdi (as)) uluslara barışı duyuracak... (Zekeriya, 9:10)
Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) doğruluğu ve onun getireceği kerametler, bütün insanların onunla barış yapmalarına... sebep olacak... (Maimonides, Mişna Tefsiri, Sanhedrin 10:1)
(Hz. Mehdi (as)) ... savaşlar olmayacak ve bir millet diğer bir millete kılıç kaldırmayacak... (Maimonides, Mişna Tefsiri, Sanhedrin 10:1)

Hz. Mehdi (as)'ın şefkat ve merhamet sahibi olması:
... Yardım isteyen yoksulu, dayanağı olmayan düşkünü o kurtarır. (Mezmurlar, 72:12)
Yoksula, düşküne acır, düşkünlerin canını kurtarır. (Mezmurlar, 72:13)
Baskıdan, zorbalıktan özgür kılar onları, çünkü onun gözünde onların kanı değerlidir. (Mezmurlar, 72:14)
Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek... (Yeşaya, 42:3)

Hz. Mehdi (as)'da Allah'ın Selam sıfatının tecelli etmesi:
... Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) adı... Esenlik Önderi olacak. (Yeşaya, 9:6)
... Esenliğinin büyümesi son bulmayacak... (Yeşaya, 9:7)

Hz. Mehdi (as)'ın sabırlı ve teslimiyetli olması:
O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi açmadı ağzını. ( Yeşaya , 53:7)

Hz. Mehdi (as) döneminde sıkıntıların son bulması:
... Egemen Rab bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek... (Yeşeya, 25:8)
O zaman körlerin gözleri, sağırların kulakları açılacak; topallar geyik gibi sıçrayacak, sevinçle haykıracak dilsizlerin dili... (Yeşaya, 35:5-6)
... Onun günlerinde... Ay ışıdığı sürece esenlik artsın! (Mezmurlar, 72:7)
... Selamet bolluğunda lezzet bulacaklardır. (Mezmurlar, 37:11)
... Onlara yük olan boyunduruğu, omuzlarını döven değneği, onlara eziyet edenlerin sopasını paramparça edeceksin... (Yeşaya, 9:4)
... Allah onlara kalplerin tüm isteklerini verecek. (Mezmurlar, 37:4)
Emek vermeyecekler boş yere... (Yeşaya, 65:23)

İnsanları Allah'ın yoluna davet edip, eğitmesi:
... (Hz. Mehdi (as)) tüm insanları eğitecek ve Allah'ın yoluna davet edip ders verecek... (Maimonides, Mişna Tora, Tövbe 9:2)
(Hz. Mehdi (as)) çıktığında... itaatsizliklerini düzeltecek... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)
(Hz. Mehdi (as)) bütün dünyayı Allah'a kulluk etmeleri için mükemmelleştirecek. (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)

Hz. Mehdi (as)'ın dünyayı tebliğiyle etkilemesi:
... Dünyaya ağzının değneğiyle vuracak* ve kötüyü dudaklarının soluğuyla öldürecek. (Yeşaya 11:4)
* Kelimenin diğer anlamı: Kuvvetle etkilemek.
... Onun adı Harika Öğütçü... olacak. (Yeşaya, 9:6)

Şiddet kullanmadan iman gücü ile başarı elde etmesi:
"... Güçle kuvvetle değil, ancak benim Ruhum'la başaracaksın" diyor. Böyle diyor herşeye egemen Rab. (Zekeriya, 4:6)

Hz. Mehdi (as)'ın tüm dünyayı Allah'a yöneltmesi:
... Tüm dünyayı Allah'a birlikte kulluk etmeleri için ıslah edecek, çünkü şöyle yazılmıştır: "Bundan sonra uluslara kötülükten uzak bir konuşma dili vereceğim, böylece hepsi O'na bir olarak kulluk etmek için Allah'a yönelecekler." (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)

İnsanları ruhen arındırıp temizlemesi:
Onun geleceği güne kim dayanabilir? O belirince kim durabilir? Çünkü o maden arıtıcının ateşi, çamaşırcının kül suyu gibi olacak; gümüş eritip arıtan gibi davranacak... arındırıp altın, gümüş temizler gibi temizleyecek. (Malaki, 3:2-3)

Devamını okuyun...>>

12 Eylül 2009 Cumartesi

Ekonomik Krizin Dünya Çapındaki Etkileri Giderek Artıyor

Materyalist felsefenin dünyada yaygın olmasının ekonomik kriz üzerinde çok büyük etkisi vardır. Eğer dünyada Türk İslam Birliği olsa, ekonomik kriz, terör ve sıkıntı olmaz, tam aksine tam anlamıyla bir bolluk ve müthiş bir zenginlik olur."

SHOWHABER
Tayland Ekonomisinde Küçülme

Güneydoğu Asya'nın ikinci büyük ekonomisi olan Tayland ekonomisi yılın ilk üç ayında % 7,1 küçüldüğünü açıkladı. Bu düşüşte ihracatın düşmesinin ve turizm gelirlerinin azalmasının etken olduğu belirtildi. Tayland'da yılın ilk çeyreğinde ihracat % 19,9, ithalat ise %38,8 gerilemiş oldu.

TIMETURK
Avrupa'da İşsizlik Son 10 Yılın En Yüksek Seviyesine Çıktı

Euro bölgesinde Mart ayında yüzde 8,9 düzeyinde bulunan işsizlik oranı, Nisan ayında yüzde 9,2'a çıktı. Avrupa Birliği resmi istatistik kurumu Eurostat'a göre Nisan ayında işsizlik oranı % 8,4 den % 8,6'ya çıktı. Euro Bölgesindeki toplam isşiz sayısı 14,6 milyon ve Avrupa Birliği'nde 20,8 milyon olarak bildirildi. Avrupa Birliği ülkelerinde işsizlik oranları; İspanya'da % 18,1, Letonya'da %17,4, Litvanya'da yüzde 16,8, Estonya'da %13,9, Euro bölgesi ülkelerinden Almanya'da %7,7 ve Fransa'da yüzde 8,9'a yükseldi. Böylece Avrupa'da son 10 yılın en yüksek işsizlik seviyesine ulaşıldı.

HÜRRİYET
Hollanda Ekonomisi de Krizden Etkilenen Ülkeler Arasına Girdi

Hollanda ekonomisi 2009'un ilk üç aylık döneminde, geçen yılın ilk çeyreğine göre % 4,5 küçüldü. Bu daralma oranının İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en yüksek oran olduğu bildirildi. Hollanda ekonomisinde görülen bu daralmaya neden olarak dünya ticaretindeki durağanlık ve Hollanda'nın ihracatındaki %12'lik düşüş gösterildi.

Dünya'nın en büyük mağden şirketlerin'den biri olan Anglo-American yıl içerisinde 19 bin çalışanının işine son vereceğini açıkladı. Dünyanın en büyük üçüncü platin üreticisi olan Lonmin şirketi ise 5.500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) bölgesi ekonomisinin son 49 yılın en büyük düşüşünü gösterdiği bildirildi. OECD bölgesi ekonomisi 2008 yılı son çeyreğinde % 2, 2009 yılı ilk çeyreğinde ise % 2,1 daralma gösterdi.

Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri ekonomisinde gerileme oranı yılın ilk çeyreğinde ortalama % 11 olarak açıklandı. BDT ülkeleri arasındaki en büyük ekonomik düşüş % 12,3 ile Rusya'da gerçekleşti. Ermenistan ekonomisinde % 6,1, Kazakistan ekonomisinde ise % 4,5 oranında düşüş kaydedildi.

Japonya Ekonomi Bakanı Kaoru Yosano, ekonominin en düşük seviyeye geldiğini ve 2010 baharından önce bir düzelmenin gerçekleşemeyebileceğini söyledi.

ABD eksi, 2009 yılının ilk üç aylık döneminde % 5,7 küçüldü.

Güney Afrika'da Ekonomi 10 Yıldır İlk Kez Küçüldü

Afrika'nın en güçlü ekonomisi olarak görülen Güney Afrika ekonomisi 10 yıldır ilk kez küçüldü. 2008'in son üç ayında yüzde 1,8 oranında küçülen ülke ekonomisi üretimde de %20'yi aşan bir daralma ile son 40 yılın en büyük düşüşünü yaşadı. Güney Afrika'nın önemli maden gelirlerinden biri olan altın üretimi de geçtiğimiz yıl içerisinde %13,6 azalarak 86 yıldan bu yana en düşük oranı gördü.


Devamını okuyun...>>

Allah, Mehdi'ye Bir Günde Çok Büyük Bir Nimet ve Güç Verir

İmam Muhammed Taki (a.s) Abdulazim Haseni’ye şöyle buyurdu: "Kâim, vaat edilmiş Mehdi’dir. Gaybeti zamanında onu beklemek, zuhur edince de ona itaat etmek gerekir...

Muhammed’i (sav) Peygamber seçen Allah’a andolsun ki eğer kıyametin kopmasına bir gün dahi kalsa, Allah (cc) Mehdi zuhur etsin ve yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle doldursun diye o günü uzatır, ONUN İKTİDARINI MUSA’NIN İKTİDARI GİBİ BİR GÜNDE DÜZELTİR. Musa (a.s) eşi için biraz ateş almaya gitti. Ama risalet ve peygamberlik makamıyla geri döndü." (İmam Muhammed Taki) (Bihar-ul Envar, c.51, s.156; Isbat-ül Hüdat, c.6, s.420)
Devamını okuyun...>>

Ahir Zamanın Hidayet Önderi: Hz. Mehdi

Hz. Mehdi'nin İsminin, Peygamberimiz (sav)'ın İsmine Muvafık Olması ... size ..., ismi AHMED, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi'yi reis kılmıştır. Ona katılınız. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31) ... ona katılın, O Mehdi'dir. İSMİ DE AHMED B. Abdullah'dır... (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul El-Hüseyin El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 8. baskı, s. 165) Ebu Davud ile Tirmızi'nin İbni Mesut (RA)'dan nakil ettiklerine göre, Allah'ın Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Onun ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine muvafık olacaktır..." (Kıyamet Alametleri, Genişletilmiş 9. baskı, s.159-160) ... Benden sonra İSMİ "AHMED" OLAN BİR ELÇİNİN de müjdeleyicisiyim" demişti. (Saff Suresi, 6) Hz. Mehdi'nin "Hidayet Veren" Anlamına Gelmesi Sizden veya sonra gelenlerden birisi ona yetişirse, kar üzerinde sürünerek de olsa ona katılsın. Muhakkak ki ONLAR HİDAYET SANCAKLARIDIR. (Ramuz El Ehadis, 1. cilt, s. 298, no:2) ... Bundan sonra size BENDEN BİR HİDAYET GELDİĞİNDE, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." (Bakara Suresi, 38) Ve onları, Kendi emrimizle HİDAYETE YÖNELTEN ÖNDERLER KILDIK ... (Enbiya Suresi, 73) İşte ALLAH'IN HİDAYET VERDİKLERİ BUNLARDIR; öyleyse SEN DE ONLARIN BU HİDAYETLERİNE UY... (Enam Suresi, 90) Hz. Mehdi'nin Mutlaka Gelecek Olması Dünya, Müslümanlara Ehli Beytimden BİR ADAM MELİK OLANA KADAR, YIKILMAYACAK VE GİTMEYECEKTİR. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, Ali b. Hüsameddin el-Muttaki, s. 10) Senin Rabbin, 'ana yerleşim merkezlerine' onlara ayetlerimizi okuyan BİR ELÇİ GÖNDERMEDİKÇE ŞEHİRLERİ YIKIMA UĞRATICI DEĞİLDİR... (Kasas Suresi, 59) Ve MEHDİ'NİN ZUHURU DA KIYAMET ALAMETLERİNDEN İLKİDİR. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 494) ... KIYAMET-SAATİNİN kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İŞTE ONUN İŞARETLERİ GELMİŞTİR... (Muhammed Suresi, 18) Hz. Mehdi'nin, İnsanları Hidayete Yöneltmesi "Mehdi": Allah'ın hakikaten HAK YOLUNA GÖTÜRDÜĞÜ KİMSEdir... (İbn'ül-Esir el-Cezeri, "en-Nihaye fi Garib'il-Hadisi ve'l-Eser", c. 4, s. 244) Ve onları, kendi emrimizle HİDAYETE YÖNELTEN ÖNDERLER kıldık... (Enbiya Suresi, 73) Hz. Mehdi'nin, Gelişinden Ümit Kesildiği Bir Dönemde Çıkması İNSANLARIN ÜMİTSİZ OLDUĞU VE "HİÇ MEHDİ FALAN YOKMUŞ" DEDİĞİ bir sırada Allah Mehdi'yi gönderir... (Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 55) ...MEHDİ, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve ÇIKIŞINDAN ÜMİT KESİLDİĞİ BİR SIRADA ÇIKAR... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 55) ... demiştiniz ki; "ALLAH, ONDAN SONRA KESİN OLARAK BİR ELÇİ GÖNDERMEZ."... (Mümin Suresi, 34) Hz. Mehdi'nin Çıkışından Önce Yeryüzünde Fitne ve Bozgunculuğun Çoğalması BİR FİTNE GÖRÜLÜR, BUNU DİĞER FİTNELER TAKİP EDER. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26) Kıyamet önü sıra KARANLIK GECELER GİBİ FİTNELER VARDIR. (Ramuz-El Ehadis, 121/5) Ki onlar, şehirlerde azgınlaşmışlardı. Böylece oralarda FESADI YAYGINLAŞTIRMIŞ-ARTIRMIŞLARDI.' (Fecr Suresi, 11-12) Mehdi çıkmadan önce... insanlar arasında FİTNELER ÇOĞALACAKTIR... (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 39-40) Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yiyicilikte çabalarına HIZ KATTIKLARINI GÖRÜRSÜN... (Maide Suresi, 62) Hz Mehdi'nin Çıkışının İlan Edilmesi ONUN İSMİYLE SEMADAN NİDA OLUNACAK ve hiç kimse onun Mehdi'liğini inkar edemeyecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49) SEMADAN BİR SES ONU İSMİYLE ÇAĞIRACAK ve doğuda, batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacaktır. (El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 56) Rabbimiz, biz: "RABBİNİZE İMAN EDİN" DİYE İMANA ÇAĞRIDA BULUNAN BİR ÇAĞIRICIYI İŞİTTİK, hemen iman ettik. (Al-i İmran Suresi, 193) Hz. Mehdi'ye Biat Edilmesi MEHDİ'NİN BAYRAĞINDA BİAT ALLAH İÇİNDİR YAZILIDIR. (Ali bin Hüsamettin el Muttaki, Celalettin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler- Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 65) Şüphesiz SANA BİAT EDENLER, ancak ALLAH'A BİAT ETMİŞLERDİR... (Fetih Suresi, 10) Hz. Mehdi Ortaya Çıktığında, Ona Uyulması Sizden ona kim yetişirse, KAR ÜZERİNDE SÜRÜNEREK DAHİ OLSA ONA GELSİN. ONA KATILSIN. Zira o, Mehdi'dir. (İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, sf. 527; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14) Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah'ın izniyle KENDİSİNE İTAAT EDİLMESİNDEN BAŞKA bir şeyle göndermedik... (Nisa Suresi, 64) İnsanların Hz. Mehdi'ye Tabi Olmaları İnsanlar, bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi, HZ. MEHDİ'NİN ÇEVRESİNDE TOPLANIRLAR... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29) ... HER NEREDE OLURSANIZ, ALLAH SİZLERİ BİRARAYA GETİRECEKTİR... (Bakara Suresi, 148) Hz. Mehdi'nin Şehir Merkezinden Çıkması ve Konstantiniye'yi Fethetmesi Dünyadan hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde benim ailemden bir zatın Deylem dağına (yahut eyaletine) ve KONSTANTİNİYYE ŞEHRİNE sahip olması için Allah (c.c.) muhakkak o günü uzatacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 74), (Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametler, s. 440) Senin Rabbin, 'ANA YERLEŞİM MERKEZLERİNE' onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğratıcı değildir... (28/59) Hz. Mehdi'nin Allah Korkusunun Çok Güçlü Olması Mehdi, gerges kuşunun kanadı ile TİTREMESİ GİBİ ALLAH'TAN ÇOK KORKAN bir kimsedir. (Nuaym b. Hammad, vr 91a) ... O'NDAN İÇLERİ TİTREYEREK-KORKANLAR ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 39) Mehdi ALLAH'A KARŞI SON DERECE BOYUN EĞİCİDİR. Ahlak bakımından Peygambere benzer. (Kıyamet Alametleri, s. 163) Bana 'GÖNÜLDEN-KATIKSIZ OLARAK YÖNELENİN' yoluna tabi ol. (Lokman Suresi, 15) ... Aynen, kartal cinsinden Neşir kuşunun kanatlarıyla TİTREMESİ GİBİ ALLAH'TAN KORKACAKTIR. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51) Ve onlar, O'nun haşmetinden İÇLERİ TİTREMEKTE OLANLARDIR." (Enbiya Suresi, 28) Allah'ın, Hz. Mehdi'yi Doğru Yola İletmesi Ey Ehl-i Beyt! Mehdi bizdendir. Aziz ve celil olan ALLAH ONU BİR GECEDE ISLAH VE İRŞAD EDECEK (doğru yolu gösterecek). (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 437) ... Artık elbette O, DOSDOĞRU OLAN BİR YOLA İLETİLMİŞTİR. (Al-i İmran Suresi, 101) Allah, KİMİN GÖĞSÜNÜ İSLAM'A AÇMIŞSA, artık O, RABBİNDEN BİR NUR ÜZERİNEDİR, (öyle) değil mi?... (Zümer Suresi, 22) Hz. Mehdi'nin Çok Sabırlı Olması Mehdi'nin efdaliyeti (fazileti ve üstünlüğü), bütün kederlere ve şiddetli fitnelere GÖSTERDİĞİ AZAMİ SABIR cihetiyledir... (Tılsımlar Mecmuası, s. 212. İs'afür Rağıbin'den naklen. Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 154) Ve onlar, Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek SABREDERLER... (Rad Suresi, 22) ... onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye SABRETTİLER... (En'am Suresi, 34) Hz. Mehdi'nin Çok Merhametli Olması Hz. Mehdi, O KADAR MERHAMETLİ OLACAKTIR Kİ, zamanında bir kimsenin bile burnu kanamayacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42) ... Yoksullara karşı ÇOK MERHAMETLİ OLMASI, Mehdi'nin alametlerindendir. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar") ... Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise MERHAMETLİDİRLER... (Fetih Suresi, 29) Hz. Mehdi'nin Mücadeleci Olması MEHDİ İŞİ SIKI TUTACAK. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 175) Yoksa onlar, işi sıkı mı tuttular? İşte şüphesiz BİZ DE İŞİ SIKI TUTANLARIZ. (Zuhruf Suresi, 79) Mehdi Doğu tarafından çıkacak. KARŞISINA DAĞLAR BİLE DİKİLSE onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39) Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa ONLARIN DÜZENLERİ, DAĞLARI YERLERİNDEN OYNATACAK DA OLSA, Allah katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır. (İbrahim Suresi, 46) İNSANLAR HAKKA DÖNÜNCEYE KADAR (fikri) MÜCADELESİNE DEVAM EDECEKTİR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23) (Yeryüzünde) FİTNE KALMAYINCAYA KADAR ONLARLA MÜCADELE EDİN... (Bakara Suresi, 193) Hz. Mehdi'nin Cesur Olması Mehdi HESABINI ÇOK SERİ BİR ŞEKİLDE GÖRECEK VE VAADİNDEN DÖNMEYECEKTİR. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24) Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, ÜSTÜN GELECEK OLANLAR ONLARDIR. (Saffat Suresi, 171-173) Allah'ın Hz. Mehdi'yi, Yardımcılarıyla Desteklemesi Biliniz ki Allah'ın yeryüzündeki dostları, MEHDİ'YE TABİ OLANLARDIR. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 52) ... Kim ALLAH'I, RESÛLÜ'NÜ VE İMAN EDENLERİ DOST (VELİ) EDİNİRSE... (Maide Suresi, 55-56) ... Bulutların semada toplandığı gibi, ALLAH O'NUN ETRAFINA BİR KAVİM TOPLAR. ONLARIN KALBLERİNİ UZLAŞTIRIR.... (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 57) ... O, KALPLERİNİZİN ARASINI UZLAŞTIRIP-ISINDIRDI ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız... (Al-i İmran Suresi, 103) Hz. Mehdi'nin Yardımcılarının Sayısının Az Olması SAYILARI Bedir Ashabı (313) KADARDIR... Onların sayıları TALUD ile nehri geçenler kadardır. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-i Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57) Ne var ki, ORDA MÜSLÜMANLARDAN OLAN BİR EVDEN BAŞKASINI BULMADIK. (Zariyat Suresi, 35) Aralarında kadınların da bulunduğu 314 KİŞİLİK BİR GRUP oluştururlar... (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57-68) ... "Gerçek şu ki BUNLAR AZINLIK OLAN BİR TOPLULUKTUR". (Şuara Suresi, 54) Hz. Mehdi'ye aralarında kadınların da bulunduğu 314 KİŞİ biat edecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25) ... Zaten onunla birlikte ÇOK AZINDAN BAŞKASI İMAN ETMEMİŞTİ. (Hud Suresi, 40) Hatırlayın; hani SİZLER SAYICA AZDINIZ... (Enfal Suresi, 26) ... bu 313 KİŞİ gece abid (çok ibadet eden kimse) gündüz kahraman niteliğini taşımaktadırlar. (Kıyamet Alametleri, s. 169) ... Nice KÜÇÜK TOPLULUK, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir... (Bakara Suresi, 249) Hz. Mehdi'nin Yardımcılarının Ahlakı ONUN KUMANDANLARI, İNSANLARIN EN HAYIRLISIDIR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 47) İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte ONLAR DA, YARATILMIŞLARIN EN HAYIRLILARIDIR. (Beyyine Suresi, 7) ... O (Mehdi), GÜNDÜZLERİ ASLAN, geceleri abid OLAN (çok ibadet eden) BİR KAVİMle yürüyecektir. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 40) Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173) Nihayet Allah yolunda hiçbir KINAYANIN KINAMASINDAN KORKMAYAN seçkin Müslümanlar onlarla mücadele edecekler. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/359) Allah yolunda mücadele eden ve KINAYICININ KINAMASINDAN KORKMAYAN bir topluluk getirir. (Maide Suresi, 54) Özellikle BU VEZİRLER HER KONUDA GERÇEK MANADA ARİF (ilim sahibi) KİŞİLER OLACAKLARDIR. (M. Arabi) (Hayrettin Gümüşel, Beklenen Mehdi, s. 37, Köprü Yay?nlar?) ... ONLARDAN İLİMDE DERİNLEŞENLER ile mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar... (Nisa Suresi, 162) ... KENDİLERİNE İLİM VERİLENLER... (Nahl Suresi, 27) Yardımcılarının, Çalışmalarında Hz. Mehdi'ye Destek Olmaları MEMLEKET İŞLERİNİN AĞIRLIKLARINI ONUNLA PAYLAŞACAKLAR. (Kıyamet Alametleri, s. 187) Sonra İŞ(LER)İ TAKSİM EDENLERE andolsun. (Zariyat Suresi, 4) Hz. Mehdi ve Yardımcılarının Geceleri de İbadet Etmeleri ... ONLAR gündüz arslan, GECE DE ABİDDİRLER... (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 57-68) GECE-BOYUNCA DA PEK AZ UYURLARDI. Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi. (Zariyat Suresi, 17-18) Allah'ın Hz. Mehdi'yi Meleklerle Desteklemesi Allah onu 3 BİN MELEKLE DESTEKLEYECEKTİR. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 41) "Rabbiniz'in size MELEKLERDEN İNDİRİLMİŞ ÜÇ BİN KİŞİYLE YARDIM-İLETMESİ size yetmez mi?" diyordun. (Al-i İmran Suresi, 124) ... ONLARIN ÜZERİNE MELEKLER İNER... (Fussilet Suresi, 30) ... ÖNLERİNDE CEBRAİL, ARKALARINDA MİKAİL BULUNACAKTIR... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47) ... artık Allah, onun Mevlasıdır; CİBRİL ve mü'minlerin salih olan(lar)ı da. Bunların arkasından MELEKLER DE ONUN DESTEKÇİSİDİRLER. (Tahrim Suresi, 4) Rabbin meleklere vahyetmişti ki: "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın..." (Enfal Suresi, 12) ... MELEKLERİ DE (SİZE DUA ETMEKTEDİR)... (Ahzab Suresi, 43) O MELEKLER, Hz. Mehdi'ye muhalefet edenin YÜZÜNE VE ARKASINA VURACAKTIR. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 41) Öyleyse MELEKLER, YÜZLERİNE VE ARKALARINA VURA VURA canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27) Hz. Mehdi ve Yardımcılarının Zorlukla Karşılaşmaları ve Bundan Yılmamaları Ahir zamanda ÜMMETİMİN BAŞINA sultanlarından ŞİDDETLİ BELALAR GELİR, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12) ... Allah yolunda KENDİLERİNE İSABET EDEN (GÜÇLÜK VE MİHNET)DEN DOLAYI ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever. (Al-i İmran Suresi, 146) Benden sonra Ehl-i Beytim BELA VE MİHNETLERLE KARŞILAŞACAKLAR ve TARDA MARUZ KALACAKLARDIR (yurtlarından çıkarılacaklardır). (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14) YOLUMDA İŞKENCE GÖRENLERİN, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim. (Al'i İmran Suresi, 195) "Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve EZİYETE UĞRATILDIKLARI şeye sabrettiler..." (Enam Suresi, 34) Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü, ve BİZLER KAHIR VE HAKSIZLIĞA maruz kaldık. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55) ... Onlara öyle bir yoksulluk, ÖYLE DAYANILMAZ BİR ZORLUK çattı ve öylesine sarsıldılar ki... (Bakara Suresi, 214) Hz. Mehdi ve Cemaatinin, Allah'ın Koruması Altında Olmaları Muhalifleri KENDİLERİNE HİÇBİR ZARAR VEREMEYECEK. Bu (hal kıyamete kadar böyle devam edecek.) (Kıyamet Alametleri, s. 286) ... Siz doğru yola erişirseniz, sapan SİZE ZARAR VEREMEZ... (Maide Suresi, 105) KÖTÜLER HELAK OLACAK, Peygamber Efendimize (sav) buğz edecek kimse kalmayacaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43) İşte ONLAR, kazandıkları nedeniyle HELAKE UĞRAYANLARDIR. (En'am Suresi, 70) Hz. Mehdi'nin, Allah'ın Ahir Zaman İçin Özel Seçtiği Bir Kişi Olması ALLAH ONU DİĞER İNSANLAR ÜZERİNE SEÇMİŞTİR. (Kıyamet Alametleri, sf. 189) RABBİN, DİLEDİĞİNİ YARATIR VE SEÇER; seçim onlara ait değildir... (28/68) Hz. Mehdi'nin, İnsanları Allah'a İman Etmeye Çağırması İNSANLARI ALLAH VE RESULÜNE İTAAT ETMEYE DAVET EDECEKTİR. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 50) Size ne oluyor ki, ELÇİ SİZİ RABBİNİZE İMAN ETMEYE ÇAĞIRIP-DURURKEN Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü'min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin). (Hadid Suresi, 8) Hz. Mehdi'nin, İnsanlara Bereket Getirmesi ...Biattan önce, insanlar grup grup ona akın edecekler ve oraya giden HERKES ONDAN BEREKET KAZANACAKTIR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 25) ALLAH'IN RAHMETİ VE BEREKETLERİ SİZİN ÜZERİNİZDEDİR... (Hud Suresi, 73) Hz. Mehdi'nin, İslam Dinini Aslına Döndürüp, Bidatleri Ortadan Kaldırması Hz. Peygamber (sav) en başta İslam'ı nasıl ayakta tuttuysa, MEHDİ de en sonunda aynı şekilde İSLAM'I AYAKTA TUTACAKTIR. (El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27) ... O DİNİ (İSLAM'I) BÜTÜN DİNLERE ÜSTÜN KILMAK İÇİN elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur." (Tevbe Suresi, 33) Mehdi, DİNİ PEYGAMBERİN (SAV) ZAMANINDA OLDUĞU GİBİ AYNEN TATBİK EDECEK. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis ve hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacak... (Kıyamet Alametleri, 186-187) Din birliği de olacak, artık ALLAH'TAN BAŞKASINA TAPILMAYACAKTIR. (Sünen-i İbni Mace, cilt 10, Haydar Hatipoğlu, Bab 33, s. 331-335) SİZİ sünnetime sımsıkı sarılmaya, raşid ve MEHDİ HALİFELERİMİN YOLUNDA GİTMEYE TEŞVİK EDERİM. (İbni Mace, Mukaddime 6, Ebu Davud, Sünnet. 5. Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 139) BU BENİM DOSDOĞRU OLAN YOLUMDUR. Şu halde ona uyun. (En'am Suresi, 153) Hz. Mehdi'nin, Namazda Hz. İsa'ya İmamlık Yapması Ya Abbas, bu işi Allah benimle başlattı. Senin sülalenden biri ile (Mehdi) bitirecek. O delikanlı dünyayı, evvelce zulümle dolduğu gibi, tekrar adaletle dolduracak ve İSA (A.S.) İLE NAMAZ KILACAK. (Hz. Amr Ibni Yaser r.a. / Ramuz El-Ehadis, 2. Cilt, Sf. 498, No. 1) Şurası da bir gerçektir ki, İSA Mehdi'den hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş'dendir. Madem insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse İsa (as) onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki MEHDİ'NİN ARKASINDA NAMAZ KILACAK VE ONA TABİ OLACAKTIR. (Kıyamet Alametleri, s. 185) (İSA) DEDİ Kİ: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) Bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam (olayım,) beni kutlu kıldı ve HAYAT SÜRDÜĞÜM MÜDDETÇE, BANA NAMAZI ve zekatı VASİYET (EMR) ETTİ." (Meryem Suresi, 30-31) Hz. Mehdi'nin, İnsanların Hak Dini Yaşamalarına Vesile Olması ... Biattan önce, insanlar GRUP GRUP ona akın edecekler. İnsanların Allah'ın dinine DALGA DALGA girdiklerini gördüğünde. (Nasr Suresi, 2) Hz. Mehdi'nin, Müslümanlar Arasında Birlik ve Beraberliği Sağlaması Allah bizimle insanları nasıl şirk adavetinden (düşmanlığından) kurtararak, onların kalplerine ülfet ve muhabbet yerleştirmiş ve din kardeşi yapmışsa, MEHDİ İLE fitne adavetinden kurtaracak ve KARDEŞ YAPACAKTIR. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, Ali b. Hüsameddin el-Muttaki, s. 20) ... KALPLERİNİZİN ARASINI UZLAŞTIRIP-ISINDIRDI... (Al-i İmran Suresi, 103) ACEM (ARAP OLMAYAN) VE ARAP MİLLETLERİ ARASINDA ÜLFET VE MUHABBET YERLEŞİR. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 66) ... BİRBİRİNİZLE TANIŞMANIZ İÇİN SİZİ HALKLAR VE KABİLELER (ŞEKLİNDE) KILDIK. (Hucurat Suresi, 13) Hz. Mehdi'nin, İslam Ahlakının Dünya Hakimiyetine Vesile Olması Tüm olarak yeryüzünün meliki dört tanedir. Onların ikisi: Zülkarneyn ve Süleyman müminlerden, diğer ikisi, Nemrud ve Buhtunnasr kafirlerdendir. YERE beşinci olarak EHLİ BEYTİMDEN BİRİ SAHİP OLACAK. YANİ MEHDİ. (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163) ... "Şüphesiz ARZ'A SALİH KULLARIM VARİSÇİ OLACAKTIR" diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105) Ve onlardan sonra SİZİ O ARZA MUTLAKA YERLEŞTİRECEĞİZ... (İbrahim Suresi, 14) MEHDİ tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi DÜNYAYA HÜKMEDECEKTİR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29) Ümmü Seleme'nin rivayetlerine göre, HZ. MEHDİ, İSLAMI YERYÜZÜNÜN DEĞİŞİK BÖLGELERİNDE HAKİM KILACAKTIR. (İmam-ı Rabbani, Mektubat, I: 565) ... Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, ONLARI DA YERYÜZÜNDE 'GÜÇ VE İKTİDAR SAHİBİ' KILACAK... (Nur Suresi, 55) Abdullah b. Mesud'dan rivayet edilmiştir: MEHDİ DÜNYAYA SAHİP OLUR. (Ramuz El-Ehadis, 1/135) ... BU YURDUN (DÜNYANIN) SONU, KİMİNDİR, BİLİP-ÖĞRENECEKSİNİZ... (Enam Suresi, 135) Mehdi, DOĞU İLE BATI ARASINDAKİ HER YERİ fetheder. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 57) Kendisine bereketler kıldığımız YERİN DOĞUSUNA DA, BATISINA DA o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları) MİRASÇILAR KILDIK... (Araf Suresi, 137) Mehdi, İSLAM'I YERYÜZÜNÜN DEĞİŞİK BÖLGELERİNDE HAKİM KILACAKTIR. (İmam-ı Rabbani, Mektubat, 1/565) Onlar ki, YERYÜZÜNDE KENDİLERİNİ YERLEŞTİRİR, İKTİDAR SAHİBİ KILARSAK, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. (Hac Suresi, 41) Allah ona (Mehdi'ye) O KADAR GÜÇ VERECEK Kİ, bir gece içinde zulmü ve ehlini ortadan kaldıracak... (Muhyiddin Arabi el-Endülüsu, Futuhat-ül Mekkiye, Bab 66, Kıyamet Alametleri, s. 186) ... ÖYLE BİR 'GÜÇ VE YETKİ' VERECEĞİZ Kİ, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler... (Kasas Suresi, 35) Hz. Mehdi'nin, Müslümanların Manevi Lideri Olması Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi DÜNYAYA HÜKMEDECEKTİR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29) O SİZİ YERYÜZÜNÜN HALİFELERİ KILDI... (Enam Suresi, 165) BİZ İSE, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, ONLARI ÖNDERLER YAPMAK ve mirasçılar kılmak İSTİYORUZ. (Kasas Suresi, 5) Yeryüzündeki Tüm İnsnaların Hz. Mehdi'den Razı Olması ve O'na Karşı Büyük Bir Sevgi Duyması Hz. Mehdi gelince, insanlar ONU AŞK VE MUHABBETLE KUCAKLAYACAKLARDIR. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 37) İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, RAHMAN (OLAN ALLAH), ONLAR İÇİN BİR SEVGİ KILACAKTIR. (Meryem Suresi, 96) Hz. MEhdi'nin Yeryüzünde Adaletle Hükmetmesi Zulüm ve fıskla dolu olan DÜNYA, o (Hz. Mehdi) geldikten sonra ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20) ... Onlara resulleri geldiği zaman, ARALARINDA ADALETLE HÜKÜM VERİLİR ve onlar zulme uğratılmazlar. (Yunus Suresi, 47) Daha önce zulümle dolu olan DÜNYAYI, ADALETLE DOLDURUR. Adaleti o denli olur ki, uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz ve bir damla kan bile akıtılmaz. Dünya, adeta Asr-ı Saadet devrine geri döner. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29) Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve ONUNLA ADALETİ KILAN (UYGULAYAN) BİR ÜMMET VARDIR. (Araf Suresi, 181) Hz. MEhdi Döneminde Yeryüzünün Barışla Dolması DÜŞMANLIK VE KİNİ DE KALDIRACAKTIR... Kap su ile dolduğu gibi YERYÜZÜ BARIŞLA DOLACAKTIR... Savaş da ağırlıklarını bırakacak. (Sünen-i İbni Mace, Kitabü-l fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab 33, s. 331-335) Ey iman edenler, HEPİNİZ TOPLUCA "BARIŞ VE GÜVENLİĞE (SİLM'E, İSLAM'A) GİRİN... (Bakara Suresi, 208) ... Hiçbir kimse arasında bir DÜŞMANLIK KALMAYACAKTIR. (Sahih-i Müslim, 1/136) Ve bütün DÜŞMANLIKLAR, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak KAYBOLUP GİDECEKTİR. (Sahih-i Müslim, 1/136) ... o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında DÜŞMANLIK BULUNAN KİMSE, SANKİ SICAK BİR DOST(UN) OLUVERMİŞTİR. (Fussilet Suresi, 34) Hz. Mehdi Döneminde Yeryüzünün Her Yerinin Güvenli Hale Gelmesi (Mehdi) zamanında NE BİR KİMSE UYKUSUNDAN UYANDIRILACAK, NE DE BİR KİMSENİN BURNU KANAYACAKTIR. (Kıyamet Alametleri, s. 163) ...işte GÜVENLİK ONLAR İÇİNDİR ve onlar hidayete ermişlerdir. (Enam Suresi, 82) Düşmanlık ve KİNİ DE KALDIRACAKTIR. (Sünen-i İbni Mace, Kitabü-l Fiten Tercemesi ve Şerhi, cilt 10, Haydar Hatipoğlu, Bab 33, s. 331-335) Biz onların göğüslerinde KİNDEN ne varsa çekip almışız... (Araf Suresi, 43) ... ve EMANET ZAYİ OLMAYACAKTIR... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43) (Yine) Onlar, EMANETLERİNE ve ahidlerine RİAYET EDENLERDİR. (Müminun Suresi, 8) Hz. Mehdi Döneminde Görülmemiş Bir Bolluk ve Zenginlik Yaşanması ... EŞYAYI, MALI DAĞITACAK, fakat bolluktan dolayı kabul eden olmayacaktır... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s.31) Sonra onlara karşı SİZE TEKRAR 'GÜÇ VE KUVVET VERDİK', SİZE MALLAR VE ÇOCUKLARLA YARDIM ETTİK... (İsra Suresi, 6) Muhakkak o ZAMANDA MAL ÇOĞALIP SU GİBİ AKACAK da onu hiçbir kimse (tenezzül edip) kabul etmeyecektir. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 464) ... ALLAH, DİLEDİĞİNE KAT KAT ARTTIRIR... (Bakara Suresi, 261-262) O zaman ÜMMETİM NİMETLENECEK... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23) ... Allah, kendi fazlından ONLARI ZENGİN EDER.... (Nur Suresi, 32) ... Onun devrinde, akan ırmaklar bile suyunu FAZLALAŞTIRACAKTIR.Mehdi hazineleri çıkaracak... . (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 36) ... Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli SİZİN ÜZERİNİZDEKİ NİMETLERİNİ GENİŞLETİP-TAMAMLAMIŞTIR ...(Lokman Suresi, 20) Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri ve gerekse de kötüleri, misli asla görülmemiş sekilde, PEK ÇOK NİMETLERE SAHİP OLACAKTIR. ... BUNLAR, DÜNYA HAYATINDA İMAN EDENLER İÇİNDİR, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır... (Araf Suresi, 32) Hz. MEhdi Döneminde Toprağın Bereketlenmesi ... ve ARZIN NEBATATI (BİTKİSİ) ÇOK FAZLA OLACAK... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23) ... HER ŞEYİN BİTKİSİNİ BİTİRDİK, ONDAN BİR YEŞİLLİK ÇIKARDIK, ONDAN BİRBİRİ ÜSTÜNE BİNDİRİLMİŞ TANELER TÜRETİYORUZ... (Enam Suresi, 99) ... İnsan BİR AVUÇ TOHUM ATACAK, 700 AVUÇ HASAT EDECEKTİR... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43) ... infak edenlerin örneği YEDİ BAŞAK BİTİREN, HER BİR BAŞAKTA YÜZ TANE BULUNAN bir tek tanenin örneği gibidir. ... (Bakara Suresi, 261)
Devamını okuyun...>>

Altınçağ'da Adalet

Peygamber Efendimizin hadislerinde bildirildiğine göre Altınçağ öncesinde toplumda çok büyük bir bozulma ve adaletsizlik hüküm sürecektir. Hırsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık alabildiğine artacak, ihtiyaç içinde olan gözetilmeyecek, sadece çok küçük bir zümre bolluk içinde yaşayacaktır. Kuran ahlakının hakim olduğu dönemde, yani Altınçağ'da ise toplumun her kesiminde gerçek anlamda adalet, huzur ve güven dolu bir ortam olacaktır. Yaşanan bu adalet dolu ortamın bir sonucu olarak insanlar hiçbir sahtekarlığa, kötülüğe, haram fiillere de yanaşmayacaklardır. Çok büyük bir huzur ve güven sağlanacaktır. Ahir zamanda yaşanacak olan adalet dolu ortamdan hadislerde şu şekilde bahsedilmektedir: … Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur.Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır. Adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir. Malı, eşit bir şekilde insanlara dağıtacaktır. Onun adaleti her yeri kaplayacak. Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır... Hz. Mehdi'nin zamanında, adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir. Allah Adaleti Emreder Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135) Yukarıdaki ayette bildirildiği gibi Allah müminlere her zaman için adaletli olmalarını emretmiştir. Kuran ahlakının hakim olduğu bir dönemde de bu nedenle adalet, inananlar tarafından tam anlamıyla yaşanacaktır. Tüm insanların her türlü imkandan faydalanması sağlanacak, isteyene istedikleri misliyle verilecek, ihtiyaç içinde olan korunup, gözetilecektir. Bu yüzden de insanlar Kuran ahlakına uymayan hiçbir davranışta bulunmayacak, haksızlık, zulüm tamamen ortadan kalkacaktır. Altınçağ'da Kuran'daki her ayet çok büyük bir titizlikle uygulanacak, bunun sonucunda da cennet benzeri, huzur, barış ve güzellik dolu bir ortam oluşacaktır. Bu ortamda yaşayan bir Müslümanın en önemli özelliklerinden biri ise her durum ve şartta adaleti ayakta tutması, insanların adalet içinde yaşamaları için çaba sarf etmesi ve kendisinin de bu konuda hiçbir zaman taviz vermemesidir. Kuran ahlakının yaşandığı bir toplumda hayatın her anında adalet ayakta tutulacaktır. Hiçbir insanın haksızlığa uğramasına, emeğinin karşılığını almamasına, sefalet içinde yaşamasına, geçim sıkıntısı çekmesine izin verilmeyecektir. Hiçbir insandan yapabileceğinden fazlası istenmeyecek, bunun yanında her türlü kolaylık ve imkan da sağlanacaktır. Kuran'da iman eden kulların, insanlar arasında her zaman için hak ve adaletle hükmetmelerini emreden ayetlerden bazıları şu şekildedir: Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. (Nahl Suresi, 90) Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor... (Nisa Suresi, 58) Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti kılan (uygulayan) bir ümmet vardır. (Araf Suresi, 181) Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır... (Maide Suresi, 8) Günümüzde dünya üzerinde çok büyük bir adaletsizlik ve insanlar arasında eşit olmayan bir gelir dağılımı yaşanmaktadır. Açlıktan ölen çocuklar ya da tek bir ekmek için birbirlerini öldürmeye çalışan insanların görüntüsü akla hemen sosyal adaleti getirir. Dünyanın en zengin 200 kişisinin servetlerinin 2.5 milyar insanın servetine denk gelmesi, dünya üzerinde yaşanan adaletsiz sistemin en açık göstergesidir. Bu insanlar hala servetlerine servet katmakla uğraşırlarken, akıllarından bir an bile bu insanlara yardım etmek geçmemektedir. Sırf zevk ve sefahat için harcanan ya da amaçsızca yığılıp biriktirilen paralar, belki de açlıktan ölen yüzbinler için bir çıkış yolu, kurtuluş umudu olabilecekken, bu insanlardan yüz çevrilmiştir. Allah ayetlerinde yoksullara, ihtiyaç içinde olanlara yardım etmeyen bu insan karakterini şu şekilde anlatır: Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Malı 'bir yığma tutkusu ve hırsıyla' seviyorsunuz. (Fecr Suresi, 17-20) Bunlar bencillik, kendi çıkarlarını düşünme, yardımlaşma ve dayanışma duygularının yok olması gibi ahlaki bozulmaların sonuçlarıdır. Bu durumda da yine tek çözüm Kuran ahlakının toplumlarda yaygın şekilde yaşanması olacaktır. Çünkü Kuran'da tarif edilen ahlaka sahip insanlar, adil, şefkatli, merhametli, ihtiyaç içinde olana yardım eden kimselerdir ve ancak böyle bir ahlaka sahip olan insanların varlığıyla yeryüzünde adalet, bolluk ve bereketli bir hayat gerçekleşebilir. Kuran'da insanlar arasındaki sosyal adaletin sağlanmasına yönelik ayetlerden bazıları şunlardır: Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Al-i İmran Suresi, 92) Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. (Tevbe Suresi, 34) Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (Bakara Suresi, 267) Sadakaları açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Bakara Suresi, 271) Ve onlar Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir. (Rad Suresi, 22) Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134) (Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Bakara Suresi, 273) Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (Bakara Suresi, 280) Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür." (İnsan Suresi, 8-9) İşte yetimi itip-kakan, yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. (Maun Suresi, 2-3) Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va'detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Hadid Suresi, 10) Altınçağ, Allah'ın tüm bu emirlerinin eksiksiz olarak yerine getirildiği, adaletin, fedakarlığın, yardımseverliğin en yoğun olarak yaşandığı, kutlu bir dönem olacaktır. Bu kutlu dönemde malı olan hiçbir sıkıntı duymadan ihtiyacı olana verecek, herkes birbirinin rahatını, refahını ve konforunu düşünecektir. Bu paylaşmanın sonunda herkes eşit refah seviyesine ulaşacak, açlık, sefalet gibi pek çok sorun kendiliğinden çözülecektir.

Devamını okuyun...>>

7 Eylül 2009 Pazartesi

Ahir Zamanda, Unutturulmaya Çalışılan Ahir Zaman Konuları

Ahir zamanda gelecek olan şahıslar ve bu dönemde yaşanacak olaylar insanlığın yüzyıllardır büyük merakla beklediği önemli konulardandır. Ancak son dönemde bazı kimselerce ahir zamana ilişkin alametler, haber ve müjdeler göz ardı edilmekte, bu gerçekler insanlardan gizlenmeye veya unutturulmaya çalışılmaktadır.
Hz.Mehdi’nin Gelişi
Peygamberimiz (Sav)’in Bizlere Bir Müjdesidir Hz. Mehdi'nin gelişi bizzat Peygamberimiz (sav) tarafından müjdelenmiştir ve Peygamberimiz (sav)'in bu konuda tevatür (kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber) olarak kabul edilen çok sayıda hadisi vardır. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde "HZ. MEHDİ İLE MÜJDELENİN. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13) sözleriyle, bu konunun Müslümanlar için bir müjde olduğunu bildirmiştir. Hz. Mehdi'nin çıkışı ile ilgili hadislerin ard arda gerçekleşmesi belirli bir döneme işaret etmektedir. Açıktır ki tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Türk-İslam Birliği’ne Giden Yol Açıldı
Dikkat edilecek olursa, son dönemde yazılı ve görsel basında Türk-İslam Birliği'nden sıkça bahsedilmektedir. Çeşitli ülkelerin başbakan ve bakanları, politikacılar, köşe yazarları, televizyon program yapımcıları, çeşitli dergiler, kanaat önderleri bu konudaki özlemlerini dile getirmektedirler. Bununla birlikte bu birliğin sağlanabilmesi için bazı somut adımların da atılıyor olması son derece sevindirici bir gelişmedir. Türk-İslam Birliği'ne giden yol sebepler dahilinde ilerlemektedir ancak burada asıl önemli olan bu konunun bir ahir zaman müjdesi olması ve konuya bu gözle bakılması gereğidir. Allah'ın izniyle bu birlik, Hz. Mehdi'nin vesilesiyle kurulacaktır. Bu görev, onun kaderinde başarıyla tamamlanmıştır. Ancak bu bilginin insanları gevşekliğe sürüklememesi gerekir. Müslümanlara düşen sorumluluk, bu konuyu sürekli gündemde ve canlı tutmak, gelişmeleri takip edip tüm Müslümanları bu konuda bilgilendirmek ve müjdelemek olmalıdır.
Hz.İsa İkinci Kez Yeryüzüne Gelecek
Ahir zamanın bir başka müjdeli konusu olan Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi konusu da aynı şekilde kimi çevrelerce örtbas edilerek unutturulmaya çalışılmaktadır. Oysaki, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelecek olması Kuran ayetlerinde ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde iman edenlere müjdelenmiş bir gerçektir. Bu hadislerden bazıları şöyledir: "Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır."(Sahihi Müslim, 6/532) "İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek (haça tapınmayı kaldıracak) ve domuzu öldürecektir (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek)... Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır." (Sünen-i İbn-i Mace, 10/334) Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirildiği üzere, bundan iki bin yıl önce Allah'ın Kendi Katına yükselttiğini (Nisa Suresi, 158) bildirdiği Hz. İsa ahir zamanda yeryüzüne tekrar gelecek, Hz. Mehdi ile birlikte yeryüzünde barışın ve huzurun sağlanmasına Allah'ın izniyle vesile olacaktır. Üstelik son dönemlerde yaşanan birçok olay ve gelişme, bu değerli misafirin gelişinin iyice yakınlaştığını da göstermektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu nedenle içinde bulunulan bu kıymetli dönem çok iyi değerlendirilmeli, Hz. İsa geldiğinde mahçup olunacak her türlü tavır ve ahlaktan sakınılmalıdır. En sakınılması gereken ve belki de kişiyi en çok utandıracak tavırlardan biri de hiç şüphesiz, bu konuyu müjdelemek yerine bu gerçeği örtbas edip unutturmaya çalışan bir hal sergilemektir. Bu nedenle samimi iman edenlerin, Allah'ın bu kutlu elçisinin binlerce yıl sonra yeniden yeryüzüne gelecek olmasının ne kadar olağanüstü bir olay olduğunu sürekli gündemde tutmaları, bazı kimselerde ortaya çıkabilecek gevşeklik ve şevksizliğin engellenmesi açısından önemlidir. Adalete, huzura, düzene ve güzel ahlaka özlem duyanların beklentisi içinde oldukları kurtuluş, Allah'ın izni ile pek yakındır. Yaşanan pek çok gelişme, bu kurtuluşun yaklaştığının birer alametidir. Bu alametlere tanıklık eden insanlar, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin gelişinin yakınlaştığını umut edebilirler. Her bir alamet, bize, çok kutlu bir dönemde yaşadığımızın hatırlatıcısıdır. Asırlardır beklenen bu tarihi müjde-Allah'ın izniyle- gerçekleşmek üzeredir. Hiç kuşkusuz ki İslam dinini aslına döndürecek, insanların imanına vesile olacak, Müslümanlar arasında büyük bir birlik sağlayacak böylesine kutlu bir dönemde yaşıyor olmak Müslümanlar için çok büyük bir nimettir. Tüm İslam aleminin beklediği böylesine büyük ve müjdeli olaylara karşı ilgisiz ve kayıtsız kalmanın, bu hususları unutturmaya çalışmanın ileride Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin -Allah'ın izniyle- gelişleriyle birlikte bu tavrı sergileyen kişiler için büyük bir mahçubiyet nedeni olabileceği de unutulmamalıdır. Rabbimiz Kuran'da bu kutlu dönemi şöyle haber vermiştir: "Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır." (Nur Suresi, 55)


Devamını okuyun...>>

Ahir Zamanda Meydana Gelecek Bozulmalar

Ahir zamanda fitnelerin ve bozulmaların yaşanacağı pek çok kaynakta yer alan, sık sık dergilerde, kitaplarda, bazı televizyon programlarında konu edilen bir gerçektir. Günümüzde yaşanan pek çok olay, hadislerde verilen bilgilerle hayranlık uyandırıcı şekilde benzerlik göstermekte, bu gelişmeler ahir zamanın içinde olduğumuzu işaret etmektedir. Bu hadislerde yer alan bilgilere göre; Ahir zamanda savaşlar, çatışmalar ve anarşi yaşanacaktır. Dünya hercü merc içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazılarına hücum ettiğinde.(Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 454) Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır.( Suyuti, Camiüs Sagir, 3/211; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/492) Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır Ölümler ve katliamlar yaygın hale gelecek.( Camiüs-Sagir, 3:211, Müsned, 2:492, 4:391, 392) Fitneler çoğalacak, birbiri ardı sıra yeni fitneler ortaya çıkacaktır. Kıyamet önü sıra karanlık geceler gibi fitneler vardır.( Ramuz-El Ehadis, 121/5) Kıyamete yakın karanlık gecelerin parçaları gibi karışıklıklar olacaktır. Bu karışıklıklar içinde kişi mümin olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlayacak, mümin olarak akşamlayıp kafir olarak sabahlayacaktır.( Kuran ve Sünnette Kiyamet ve Ahiret, s. 155) Ahir zamanda depremler artacaktır. Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır depremler çoğalacak.( Ramuz-El Ehadis, 476/11) Kıyametten önce iki büyük hadise vardır ve sonra da zelzeleli yıllar.( Ramuz-El Ehadis, 187/2)
Devamını okuyun...>>

Yecüc ve Mecüc; Ne Zaman, Nerede?

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde ahir zamanın ne zaman ve ne şekilde başlayacağını ortaya koyan yüzlerce alamet haber verilmektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde, Peygamberimiz (sav)'in 14 yüzyıl önce haber verdiği ahir zaman alametlerinin birbiri ardına gerçekleşmesi, iman sahiplerinin asırlardır bekledikleri büyük müjdelerin yaşanmakta olduğunu ortaya koymaktadır.

Ahir zamanın bu müjdeleri, Allah'ın mübarek elçisi Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelecek olması ve 21. yüzyılın büyük müceddidi Hz. Mehdi ile birlikte Deccal'in fitnesini ortadan kaldırıp İslam ahlakını yeryüzünde hakim kılmalarıdır.

Bu yazıda üzerinde duracağımız konu ise Peygamber Efendimiz (sav)'in kıyamet alameti olarak bildirdiği "Yecüc ve Mecüc"dür. Kim oldukları, ne zaman ortaya çıkacakları ve ne şekilde ortadan kaldırılacakları asırlardır büyük bir merak konusu olan Yecüc ve Mecüc hakkında bugüne kadar birçok kitap ve makale yazılmıştır. Ancak, Hıristiyanların Kutsal kitabı İncil'de ve Yahudilerin Kutsal Kitabı Tevrat'ta "Gog ve Magog" olarak anılan Yecüc ve Mecüc hakkında en doğru bilgileri Kuran ayetlerinden, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden ve değerli İslam alimlerinin eserlerinden edinebiliriz.

Yecüc ve Mecüc'ün bozgunculuğunu geçmişte Hz. Zülkarneyn'in yaptığı sed engellemiştir

Allah Kehf Suresi'nde Yecüc ve Mecüc hakkında şu şekilde bildirmektedir:

Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cüc Ve Me'cüc, Yeryüzünde Bozgunculuk Çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?" (Kehf Suresi, 94)

Ayetlerde Yecüc ve Mecüc'den, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran bir kavim olarak bahsedilmektedir. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi de bir sözünde "Ye'cüc ve Me'cüc, ehl-i garet (yağmacı, çapulcu) ve fesad (arabozucu) ve ehl-i hadaret ve medeniyete ecel-i kaza (medeni olanlar ve medeniyet için elinden kurtulunması mümkün olmayan) hükmünde iki taife-i mahlukullahtır (Allah'ın yarattığı iki topluluktur)..." (Bediüzzaman Said Nursi, Muhakemat, s. 66) şeklinde buyurmaktadır.

Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım."

"Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."

Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler. (Kehf Suresi, 95-97)

Ayetlerde bildirildiğine göre, Hz. Zülkarneyn kendisinden yardım isteyen kavme iki dağ arasında, sağlam bir sed yaparak yardımda bulunmuştur. Bediüzzaman bu seddi "Müfsidlerin (fesat çıkaranların) def'i Şerleri (kötülüklerine mani olmak) için bir redm-i azim ve cesim (her tarafı tamamen kapalı büyük) bir duvardır (a.g.e, s. 66) ." sözleriyle tarif etmektedir.

İnsanlara zulmeden, bozgunculuk çıkaran Yecüc ve Mecüc kavmini engellemek için Hz. Zülkarneyn'in yaptığı muhkem sed, sözkonusu fesatçı topluluğun zulmünü durdurmuştur.

"Hz. Zülkarneyn'in seddinin yıkılması" kıyamet alametidir

Yecüc ve Mecüc'den Enbiya Suresi'nde de bahsedilmektedir. Bu ayette ise Kehf Suresi'nde bildirilenden daha sonraki bir döneme işaret edilmekte, Yecüc ve Mecüc "bir kıyamet alameti olarak" zikredilmektedir. Kıyamet öncesi dönemde, Kehf Suresi'nde bildirilen sed yıkılacaktır. Allah Kehf Suresi'nde şu şekilde buyurmaktadır:

Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır." (Kehf Suresi, 98)

Hz. Zülkarneyn'in seddinin yıkılması ile ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bediüzzaman'a göre bu rivayetlerin hepsinin ortak noktası "seddin yıkılmasının bir kıyamet alameti" olarak kabul edildiğidir.

Nitekim Üstad Muhakemat isimli eserinde "Emr-i İlahi (Allah'ın emri) geldiği vakit sed harab olacaktır (a.g.e, s. 66) ..." ve "seddin harabiyeti kıyamete alamet olur (a.g.e, s. 66) " şeklinde buyurmuştur.

Kuran'da bildirildiğine göre sed yıkıldığında Yecüc ve Mecüc her tepeden akın edecektir:

Yecüc ve Mecüc(Ün Sedleri) Açıldığında, onlar her bir Tepeden Akın Ederler; Gerçek Olan Vaad Yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 96-97)

Ayetlerde "gerçek olan vaad yaklaşmıştır" şeklinde bildirilerek, kıyamet saatinin yaklaşmakta olduğu haber verilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de bir hadisinde "On alamet zuhur etmedikçe kıyamet kopmaz: Güneş'in batıdan doğuşu, Duman, Dabbe, Yecüc-Mecüc, Meryem oğlu İsa'nın inmesi, üç (büyük) zelzele (Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 247) ..." şeklinde buyurmuştur.

Yecüc ve Mecüc, Moğol, Tatar ve Mançu gibi kavimlerden oluşmaktadır

Yecüc ve Mecüc'ün kim oldukları ile ilgili Bediüzzaman açık bilgiler vermiştir. Bediüzzaman ayetlerde haber verilen Hz. Zülkarneyn'in sed inşa ettiği bölgeyi Himalayalar'da bir bölge olarak yorumlamakta, Hz. Zülkarneyn'in "...Hind ve Çin'deki akvamı mazlumeye (mazlum kavme) tecavüzleri durdurmak için o Himalaya silsilelerine (sıradağlarına) yakın iki dağ ortasında uzun bir sed yaptığı ve o akvam-ı vahşiyenin (vahşi kavmin) kesretle (çoklukla) hücumlarına çok zaman mani (engel) olduğunu (Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, s. 101) ..." hatırlatmaktadır.

Bir diğer sözünde ise Yecüc ve Mecüc'ün Moğol ve Mançu kökenli, Asyalı bir kavim olduklarını bildirmektedir:

... Ye'cüc ve Me'cüc namı (ismi) verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin'den bir kısım başka kabileleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa'yı herc-ü merc (altüst, karmakarışık) ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zîr ü zeber (altüst) edeceklerine işaret ve kinayedir (üstü örtülü sözdür) (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 463) .

13. yüzyılda çok büyük bir imparatorluk kuran Moğollar, dünya tarihinin en vahşi ve barbar ordularından biri olarak bilinmektedirler. Moğol ve Tatarlardan oluşan bu yağmacı ordunun başında, önce Cengiz Han ve ardından da oğlu Hülagu çok büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Tarihi kaynaklarda bildirildiğine göre onlar, önlerine çıkan herşeyi yağmalayan, talan eden, kadın-çocuk demeden herkesi katleden bir topluluktu. Anadolu topraklarına ayak bastıklarında Sivas'ta, Kayseri'de, Tokat'ta yüzbinlerce insanı katlettiler. İstila ettikleri bölgelerdeki tüm camileri, kütüphaneleri, medreseleri yakıp yıktılar. Buhara, Semerkand, Herat gibi yerlerdeki tüm sanat eserlerini yağmalayıp, ortadan kaldırdılar. Tarihi kaynaklara göre bazı şehirlerde milyonlarca insanı, kedi ve köpeklere varıncaya kadar bütün canlıları katlettiler (www.yeniasya.org.tr) . Mançu ırkı da aynı Moğollar gibi barbar, savaşçı, göçebe bir ırktı ve birçok ülkeyi istila etmiş, büyük katliamlar gerçekleştirmişti. Bediüzzaman, eserlerinde, Moğol ve Mançu ırkının ahir zamanda ortaya çıkacak olan Yecüc ve Mecüc'ün ataları olduklarını haber verir. Bediüzzaman'ın konuyla ilgili bir diğer sözü şu şekildedir:

Hatta rûy-i zemînin (yeryüzünün) en meşhur seddi ve kaç günlük uzak bir mesafe tutan Sedd-i Çini (Çin Seddi) Kur'an lisaniyle Yecüc ve Mecücün ve tabîr-i diğerle (başka bir ifadeyle) tarih lisanında Mançur ve Moğol denilen ve âlem-i beşeriyeti (insanlığı) kaç defa zîr-ü zeber eden (altüst, darmadağın eden) ve Himalaya Dağları'nın arkasından çıkan ve şarktan garbe (doğudan batıya) kadar harab eden akvâm-ı vahşiye (vahşi kavim) ve garetkâr (yağmacı, çapulcu) milletlerin (Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, s.100) ...

Bediüzzaman'ın bu sözlerine göre Yecüc ve Mecüc;



Moğol, Mançu ırkındandır.

Daha önce Avrupa ve Asya'yı ele geçirip, doğudan batıya kadar her yeri harap ettikleri gibi ahir zamanda da dünyayı altüst edeceklerdir.

Himalaya Dağları'nın arkasından çıkacaklardır.

Saldırgan, yağmacı bir topluluktur.

Hz. Zülkarneyn, mazlum halkları korumak için iki dağ arasına yaptığı sed ile bu topluluğun saldırılarını durdurmuştur.


Deccal, Yecüc ve Mecüc'e zemin hazırlayacaktır

Ahir zamanın anlatıldığı hadislerde, yeryüzünde kötülüğü organize edecek, insanları din ahlakından uzaklaştıracak, kargaşa ve bozgunculuğa neden olacak Deccal'in çıkışı da, kıyametin büyük alametlerinden biri olarak haber verilmektedir. Son dönemlerde başta İslam alemi olmak üzere, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan kargaşa, çatışma ve anarşi Deccal'in ortaya çıkışının yaklaştığının göstergelerinden biridir. Bu dönem bir hadiste "... (O sırada) fitneler, karışıklıklar, ihtilaller çok olur da insanlar birbirlerini öldürürler. İnsanlar kendi canlarına kıyarlar ve yeryüzünü belalar kaplar (Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şarani, Bedir Yayınevi, s. 482)" şeklinde tarif edilmektedir.

Hadislerde haber verilen bilgiler, Deccal'in, yeryüzünde karışıklığı ve zulmü teşvik edeceğini, hatta organize edeceğini göstermektedir. Sürekli kan dökülmesi, insanların katledilmesi, savaşlarda masumların öldürülmesi, düzenin bozulması, terörün neden olduğu korku ve tedirginlik Deccal'in teşvikiyle yaygınlaşmaktadır. Deccal'in tam anlamıyla ortaya çıkmasıyla bu olayların şiddetinin daha da artacağı hadislerde bildirilmektedir. Deccal'in yeryüzünde bozgunculuğu yayarak Yecüc ve Mecüc'e de zemin hazırlayacağını, Bediüzzaman bir sözünde şu şekilde belirtmiştir:

... Büyük Deccal, şeytanın iğvası (telkinleri) ve hükmüyle şeriat-ı İseviyenin ahkamını (İseviliğin hükümlerini) kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini (sosyal hayatlarını) idare eden rabıtaları (birleştiren unsurları) bozarak anarşistliğe ve Yecüc-Mecüc'e zemin hazır eder...

Bediüzzaman bu sözünde;



Deccal'in şeytanın telkinlerine ve kurallarına göre hareket edeceğine;

Hıristiyanlığın hükümlerini ortadan kaldıracağına;

Hıristiyanları birbirlerine bağlayan unsurları bozacağına;

Bu yaptıklarının Hıristiyan toplumlarda anarşizme, kargaşaya, bozgunculuğa yol açacağına;

Hepsinin neticesinde ise Yecüc ve Mecüc'e çok uygun bir zemin oluşturacağına, kendisi de anarşist ve bozguncu olan Yecüc ve Mecüc'ün bu kaos ortamından faydalanacağına dikkat çekmektedir.


Yecüc ve Mecüc bir insan topluluğudur

Kuran ayetlerinden ve hadislerden Yecüc ve Mecüc'ün insan oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bu konuyla ilgili ortaya konan bazı deliller şunlardır:



Hadislerde bildirildiğine göre, "Hz. Adem'in soyundan gelmektedirler Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 248 ."

Peygamberimiz (sav) "Birer, ikişer karış boyundadırlar, en uzunları üçer karıştır (a.g.e, s. 249) ..." hadisiyle onların kısa boylu olduklarına işaret etmiştir. "Bir iki karış boylu" ifadesi kısa boylu anlamına gelen bir teşbih olarak kullanılır.

Küçük gözlü, geniş yüzlü, kumral saçlı bir kavimdir: "Siz devamlı düşmanla savaşacaksınız; hatta yüzleri geniş, gözleri küçük, saçları kumral Yecüc ve Mecüc ile de savaş yapacaksınız (a.g.e, s. 253) ..."

Hadislerde bildirildiğine gibi, "Fesat çıkaran bir topluluktur (a.g.e, s. 257) ."

22 kabileden oluşan bir topluluktur: "Yecüc ve Mecüc yirmi iki kabileden ibarettir (a.g.e, s. 249) ."


Yecüc ve Mecüc anarşist, saldırgan ve zalim bir topluluk olacaktır

Bediüzzaman Yecüc ve Mecüc'ün ideolojisini eserlerinde çok hikmetli şekilde açıklamaktadır. "Anarşizmin insanları dehşetli ve gaddar canavarlar" haline getirdiğini söyleyen Bediüzzaman, aynı sözün devamında Yecüc ve Mecüc'ün anarşist karakterini şu şekilde tarif etmektedir:

Anarşistlik fikrinin tam yeri ise; hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalan çapulcu kabileler olacak. Ve o şeraite muvafık (şartlara uygun) insanlar ise, Çin-i Maçin'de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acaib-i seb'a-i âlemden (Dünyanın yedi harikasından) birisi bulunan Sedd-i Çinî'nin (Çin Seddi'nin) binasına (inşasına) sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız kabileleridir (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 463)...

Ve Yecüc Mecüc ise, Çin-i Maçin'de bulunan Mançur ve Moğol ve Kırgız ve her tarafta bulunan anarşistler ve sosyalistlerin müfritleri olan (aşırıya kaçan) komünistlerdir (Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s. 92)."

Anarşi hiçbir hakkı tanımaz, insaniyet seciyelerini (insanın karakterini, huyunu) canavar hayvanların seciyesine çevirir. Âhir zamanda gelecek Ye'cüc ve Me'cücün komitesi (heyet, alt kurul), anarşistler olduğuna Kur'an işaret ediyor (Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, s. 519).

Bediüzzaman'ın açıklamalarından şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır:



Yecüc ve Mecüc anarşist bir düşünce tarzı benimseyecektir. Bediüzzaman'ın "... Hattâ şimdi de komünistlik İçindeki anarşistin ehemmiyetli efrâdı (önemli fertleri) onlardandır (Bediüzzaman Said Nursi, Siracünnur, s. 219) ." sözüyle de vurguladığı gibi, Asya ırkçılığıyla komünist düşünceyi harmanlayan Yecüc ve Mecüc, diğer ırklara yönelik çok büyük bir vahşet ve nefret politikası izleyecektir.

Moğol ve Mançuların dışında, Asyalı bazı cahil kitlelerin de Yecüc ve Mecüc'ün tarafına geçip, "ırkçı bir anlayış içinde" onlarla birlikte hareket etmeleri muhtemeldir.

Bediüzzaman'ın "...Kıyamete yakın yine anarşistlik gibi bir fikirle medeniyet-i beşeriyeyi zir-ü zeber (insanlık medeniyetini altüst, darmadağın) edecekler ( Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, s. 359) ..." sözüyle de dikkat çektiği gibi bu topluluk katliamdan ve güç gösterisi yapmaktan zevk alan barbar zalim bir topluluk olacaktır.


Yecüc ve Mecüc inkarcı bir topluluktur

Hadislerden Yecüc ve Mecüc'ün Allah'a iman etmeyen bir topluluk olduğu anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde şu şekilde buyurmuştur:

Mirac gecesi Allah beni Yecüc ve Mecüclerin yanlarına gönderdi; Onları dine davet ettim; kabul etmediler.. Onun için onlar, Adem ve İblis neslinden Allah'a asi gelenlerle birlikte cehenneme gireceklerdir (Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 251) .



Hadiste de bildirildiği gibi Yecüc ve Mecüc inkarcı bir topluluk olacaktır.

Yine bu kavmin hadislerde ve Bediüzzaman'ın izahlarında haber verilen vahşetinden, barbar uygulamalarından, yağmalarından helal ve haram kavramına sahip olmayacakları anlaşılmaktadır.


Deccal ile Yecüc ve Mecüc Hz. İsa döneminde yok edilecektir

Hadislerde Hz. İsa'nın Deccal'i fikren mağlup edip, yok edeceğine dair birçok açıklama bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili bazı hadislerde şu şekilde buyurulmaktadır:

İşte o sırada Allah'ın düşmanı olan Deccal mesih, Hz. İsa'yı görünce tuzun suda erimesi gibi erir gider (Sahih-i Müslim, c. 4/2221; Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 444) .

...deccal ortalığa fitne saçarken cenab-ı hak, mesih meryem oğlu İsa'yı gönderir... nefesini idrak eden her kafir mutlaka yok olur. İsa (a.s) Deccal ile Lüdd kapısında (Beytül Makdise yakın bir belde) karşılaşır ve onu yok eder (İmam-ı Müslim, Büyük Fitne Mesih-i Deccal, Saim Güngör, s. 104) .

Bediüzzaman da açıklamalarında Deccal'in insanlar üzerindeki aldatıcı etkilerinin Hz. İsa vesilesiyle kaldırılacağını şöyle açıklamaktadır:

Sihir ve manyetizma (telkin ve hipnoz yolu ile birini etki altına alma) ve ispirtizma (ölülerin ruhlarıyla görüşmek için yapılan faaliyetler) gibi istidraci (yalancı mucize) harikalarıyla kendini muhafaza eden (koruyan) ve herkesi teshir eden (büyüleyip etkisi altına alan) o dehşetli Deccal'i yok edebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak Harıka ve Mucizatlı (mucize sahibi) ve Umumun Makbulü(her insanın makbul gördüğü) Bir zat olabilir ki, o zat, en ziyade alakadar ve ekser (tüm) insanların peygamberi olan Hz. İsa Aleyhisselam'dır (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 592) .

Üstad'ın da belirttiği gibi, Deccal birtakım yalan mucizelerle insanları kandırdığı, şeytanların desteğiyle hareket ettiği ve bazı olağanüstü işler yaptığı için, Deccal'in yenilmesi ancak Rabbimiz'in çeşitli mucizeler bahşettiği kutlu peygamberi Hz. İsa vesilesiyle olacaktır. Hz. İsa'nın Deccal'in fitnesini yok etmesi, Allah'ın izniyle, çok hızlı ve kolay olacaktır.

Hadislerde Hz. İsa'nın Deccal'in ideolojisinin tüm dayanaklarını da yok edeceği, onu fikren mağlup edip ortadan kaldıracağı anlatılmaktadır. O dönemde Deccal'in hazırladığı ortamda, Yecüc ve Mecüc de bozgunculuk çıkaracak, ve çeşitli toplumlara zulmedecektir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed hadislerinde, Yecüc ve Mecüc'ün yok edilmesinde Hz. İsa'nın dualarının vesile olacağını bildirmektedir. Bir hadiste Hz. İsa'nın Peygamberimiz (sav)'e Mirac sırasında şunları söylediği bildirilmektedir:

Yecüc ve Mecüc her tepeden saldırmaya başlarlar. Ve uğradıkları her suyu içip tüketirler, karşılaştıkları herşeyi bozup altüst ederler, bunun üzerine halk feryad ederek Allah'tan yardım diler. Ben de (Hz. İsa) Allah'a dua ederek Yecüc ve Mecüc'ü öldürmesini isteyeceğim. Bu duam kabul olacak ve yer onların leşleriyle pis pis kokacak. Ben Allah'a tekrar dua edeceğim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır (İbn-i Mace, Fiten: 33) .

Hadiste de bildirildiği gibi Hz. İsa'nın duasını kabul eden sonsuz rahmet sahibi Rabbimiz, Yecüc ve Mecüc'ün soyunu ortadan kaldıracaktır. Hadislerde bu yokoluşun nasıl olacağı şu şekilde tarif edilmektedir:

Sonra Allahu Teala, Yecüc ve Mecüc'ü gönderir... Sonra Allah'ın peygamberi Hz. İsa ve arkadaşları Allah'a dua ederler de, Allah Teala düşman ordusu içinde deve ve davarların burunlarında olan bir kurdu göndererek onların hepsini, bir tek insanın ölümü gibi helak eder (Sahih-i Müslim, 4/2251-2255; İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 492) ...

Hz. İsa arkadaşlarıyla birlikte onların şerrinden kurtulmaları için Allah'a dua edecekler. Allah onlara gökten boyunlarındaki kanı emmek için kurtlar gönderecek, hepsi ölecekler... ses ve sedaları çıkmaz olacak (Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 252) .

Yecüc ve Mecüc'e musallat olacak olan hastalık hakkında hadislerde birçok bilgi verilmektedir:

Allah onlara gökten boyunlarındaki kanı emmek için kurtlar gönderecek, hepsi ölecekler (a.g.e, s. 252) ...
Müteakiben (ardından) Yüce Allah onların başlarına (bela olarak) boyunlarına ve kafataslarına koyun ve deve kısmının burun kurtlarını gönderir de bu kurtlar onların hepsini (bir anda) öldürüp helak eder (İmam Şa’rani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 505).

Sonra Allah Teala onların üzerine deve ve koyun cinsine ait burun kurdu denilen hayvanlar ve mikroplar yağdırır da bu mikroplar onların enselerinden yakalayıp hepsini öldürür (a.g.e, s. 506) ...

Bu hadislerden Yecüc ve Mecüc kavmine bir hastalığın musallat olacağı ve bu şekilde Yecüc ve Mecüc fitnesinin son bulacağı anlaşılmaktadır.

Peygamberimiz (sav) bir hadisinde "Yecüc ve Mecüc orduları da kimi kiminin üstüne bindirilmiş halde çekirge ölümü gibi öleceklerdir (a.g.e, s. 507) ." buyurmaktadır. Yecüc ve Mecüc'ün ölümleri, çekirgelerin ölümlerine benzetilmektedir. Çekirgeler normal zamanda az sayıda iken, bir anda gelişip bulundukları yeri talan ederler. Ölümleri de aynı şekilde ani ve toplu olur. Yecüc ve Mecüc'ün ölümü de çok büyük bir ihtimalle bu şekilde olacaktır.

Allah, Yecüc ve Mecüc'e "Dabbetü'l Arz"ı musallat kılacak olabilir

Dabbe, Arapça'da hayvan ve canlı anlamlarına gelen, "Debbe" kökünden türemiş bir isimdir. "Debbe" hafif yürüme, debelenme demektir. Hayvanlar ve haşereler için kullanılır. Bediüzzaman Risale-i Nur külliyatında Yecüc ve Mecüc'e musallat olan hastalığı "Dabbetü'l Arz" olarak yorumlamaktadır. Üstad bir sözünde Dabbetü'l Arz'ı şu şekilde tarif etmektedir:

O Dabbe bir nev'dir (tür, çeşit). Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye (hayvan topluluğu) olacak. Belki "bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi..." (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü'l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde (bedeninde) dişinden tırnağına kadar yerleşecek (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 467) .
...Allahu a'lem, o Dabbe bir nev'dir. Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak...

Bediüzzaman bu sözünde, Dabbenin tek büyük bir hayvan olursa heryere yetişmesinin mümkün olmadığına, bu nedenle de bir tane hayvan değil, bir hayvanlar topluluğu olduğuna dikkat çekmektedir.

...'bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi...' (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü'l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek..."

Bediüzzaman Sebe Suresi'nde yer alan ve Hz. Süleyman'ın asasını kemirdiği bildirilen "ağaç kurdu"na dikkat çekerek, Yecüc ve Mecüc'e musallat olan Dabbetü'l Arz'ın ağaç kurtları türünden bir hayvan topluluğu olduğunu belirtmektedir. Bediüzzaman'a göre bu dabbe, insanın vücuduna yerleşecek, dişinden tırnağına kadar vücudunun her zerresine ulaşacaktır. Bu yorumlara göre Bediüzzaman'ın Dabbetü'l Arz'ın bir virüs ya da mikrop türü olduğuna işaret ediyor olması da mümkündür.

Bediüzzaman, Yecüc ve Mecüc fitnesinin son bulmasına vesile olacak kurt hakkında da önemli yorumlarda bulunmaktadır. Üstad Yecüc ve Mecüc'ün "kafataslarına, boyunlarına ve enselerine musallat olan kurdu" şu şekilde yorumlamaktadır:

...Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana (azgınlığa) ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada (karışıklığa) ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen (inkar ve nankörlük yapan) insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber (darmadağın) edecek (a.g.e, s. 467) .

Bediüzzaman bu sözünde akıllarının başlarına getirilmesi gereken bir insan topluluğundan bahsetmektedir. Bu insan topluluğunun özelliği nedir:



Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana (azgınlığa) giden

Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada (karışıklığa) ve canavarlığa giden

Dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen (inkar ve nankörlük yapan) bir insan topluluğudur.


"Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen":

Deccal ve Yecüc ve Mecüc her türlü mukaddes değere düşman olan, saldırgan, inkarcı kimselerdir. İnsanları da fitneye düşürmeye çalışacaklardır. Allah'a karşı isyan edecek, her türlü azgınlığı teşvik edeceklerdir. Yecüc ve Mecüc ayrıca anarşist yöntemleri ile insanları fesat ve bozgunculuk çıkarmaya, dinsizliğe ve inkara yöneltecektir. Özetlemek gerekirse, insanlar bu ahir zaman fitnelerinin etkisiyle bilerek ve isteyerek ahlaksızlığa, küfre ve isyana yöneleceklerdir.

"...insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zir ü zeber edecek...":

Rabbimiz bu ahirzaman şahıslarına "bir Dabbe" musallat edecektir. Bu sözden Dabbet-ül Arz'ın, Deccal'in fitnesinin tam yok olmadığı, Yecüc ve Mecüc'ün bozgunculuğunu sürdürdüğü, inkara ve sapkınlığa düşen insanların bulunduğu bir dönemde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Muhtemelen Yecüc ve Mecüc'ün toplu olarak ölümüne vesile olan da Dabbet-ül Arz veya benzeri bir hayvan olacaktır.

Sonuç

Hem Deccal'in hem de Yecüc ve Mecüc'ün fitnesinin Hz. İsa tarafından ortadan kaldırılması tüm iman sahipleri için çok büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz'in de bir hadisinde belirttiği gibi, "Hz. İsa ve müminler Yecüc ve Mecüc'den sonra senelerce yaşayacaklardır (Suyuti s. 93) ." Bu, barışın, güzel ahlakın, huzurun ve güvenin hakim olduğu, çok güzel bir çağ olacaktır.

Günümüzde Deccaliyetin fitnesi dünyayı sarmış durumdadır. İnkarcı ideolojiler, ateizm, materyalizm, Darwinizm, ahlaki dejenerasyon ve savaşlar tüm insanları tehdit etmektedir. İnsanları din ahlakından uzaklaştırmak için çok geniş çaplı bir propaganda yürütülmekte, bozgunculuk her gün daha da artmaktadır. Bazı insanlar bilerek ve isteyerek, bazı insanlar ise farkında olmadan Deccal'in fitnesine kapılabilmektedirler.

Bu belalardan korunmanın tek çözümü ise insanların din ahlakına sarılmaları, inkarcı ideolojilerle fikri bir mücadele içinde olmalarıdır. Ahir zamanın bu döneminde Allah'ın dinini yaşama konusunda gaflet içinde olmak hiçbir müminin istemeyeceği bir durumdur. Çünkü bu durum, Bediüzzaman'ın bir sözünde ifade ettiği gibi "bilerek ve isteyerek" Deccal'in ve Yecüc ve Mecüc'ün fitnelerine destek olmak anlamına gelebilir.

İşte bu nedenle Müslümanların, Deccal'in oyununa gelmemek için şevkle, heyecanla din ahlakına sarılmaları gerekmektedir. Ahir zamanda gelecek olan Mesih Deccal'e karşı mücadele edip, onu fikren mağlup edecek, Yecüc ve Mecüc'ün de fitnesini ortadan kaldıracak olan Hz. İsa'ya ve Hz. Mehdi'ye en güzel desteği sağlayabilmek de ancak gereken hazırlığı önceden yaparak mümkün olacaktır. Bu nedenle, içinde bulunduğumuz dönem bu iki mübarek insanı asırlardır bekleyen tüm salih iman sahiplerinin din ahlakını yaşamak ve insanlar arasında yaşatmak için güçlerinin sonuna kadar çaba sarf etmeleri zamanıdır.


Devamını okuyun...>>

Uzayda İnsan Eli Biçiminde Bir Görüntü Oluşacaktır, Bu Hz. Mehdi (a.s.)'nin Çıkış Alameti Olacaktır

Esma binti Umeys dedi ki: O GÜNÜN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURUNUN) ALAMETİ SEMADAN UZATILMIŞ VE İNSANLARIN KENDİSİNE BAKIP DURDUĞU BİR EL’DİR. (Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 69)

... İŞTE O ZAMAN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURU ZAMANINDA) SEMADAN KENDİNİ BELLİ EDEN BİR EL GÖRÜNÜR... (Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 51)

SEMADAN ZUHUR EDEN BİR EL ve “emiriniz Mehdi’dir” şeklindeki bir nida duyuluncaya kadar tefrika ve ihtilaflar devam edecektir. O GÜNÜN ALAMETİ: SEMADAN BİR EL UZANACAK ve insanlar ona bakacak ve göreceklerdir. (Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdinin Alametleri, El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, S. 53)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadislerde gökte bir “el”in görüneceği ve bu elin Hz. Mehdi (a.s.)’nin geliş alametlerinden olduğu bildirilmektedir. Bu döneme kadar ihtilafların devam edeceği ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin semadan sürekli gündem olacağı hadislerden anlaşılmaktadır.

Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’ne bağlı Chandra Röntgen Gözlemevi tarafından çekilen bir uzay fotoğrafında el şeklindeki bir nötron yıldızları kümesi başka bir yıldız kümesini kavrıyomuş gibi görülmektedir. Hadislerde belirtilen el ifadesi, NASA tarafından “Tanrı’nın eli” olarak adlandırılan ve uzayda vuku bulan bir gök olayının vesile olduğu bu görüntüye işari manada bakıyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Söz konusu yıldız kümesinin oluşturduğu el şeklinin duruşu hadisteki uzanma tanımına da tam uymaktadır. NASA tarafından çekilen fotoğraftaki el şekli bir yere uzanıyormuş görünümündedir. Ayrıca insanların Hz. Mehdi dönemindeki gelişmiş yüksek uzay ve astronomi teknolojisi sayesinde uzayda meydana gelen bu gök olayını teleskoplar vesilesiyle bakarak görebilmeleri de hadisteki ifadelerle birebir uyum içindedir.

Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametleri "…eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler." (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.) hadisinde belirtildiği gibi son 30 yıllık süre zarfında art arda yaşanmıştır ve yaşanmaya da devam etmektedir. En son 24 Şubat 2009 tarihinde dünyaya en yakın noktadan geçen çift kuyruklu Lulin kuyruklu yıldızının İmam-ı Rabbani tarafından tefsir edilen “şark tarafında iki dişli münevver bir boynuz çıkar” hadisine işaret ediyor olmasının ardından, şimdi de “semadan bir el uzanacak” hadisinin işaret ettiği uzaydaki bu el görüntüsü Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğine, faaliyete başladığına, insanlar tarafından farkedilmesinin de iyice yaklaştığına delil teşkil etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Devamını okuyun...>>

Savaş, Terör ve Anarşi Ortamı Hz. Mehdi Döneminde Son Bulacaktır

Geride bıraktığımız 20. yüzyıl “Savaşlar Yüzyılı” olarak anılmaktadır. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl da yine savaşlar ve terör olayları ile başlamıştır ve halen de bunlar dünyanın dört bir yanında devam etmektedir. Günümüzde hiçbir ülke terör saldırılarından yana güvende değildir. Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar dünyanın dört bir yanında terörist bombalamalar, kundaklamalar, uçak kaçırmalar, rehin almalar, iç çatışmalar, masum ve sivil insanları hedef alan terörist saldırıların yanısıra günlük hayatta karşılaşılan bireysel şiddet olayları da büyük bir hızla devam etmektedir.

Bugün ABD’den Angola, Uganda, Nijerya gibi Afrika ülkelerine; İngiltere, İspanya, Fransa gibi Avrupa ülkelerinden Sri Lanka, Tayland, Japonya gibi Asya ülkelerine; Ortadoğu ülkelerinden Latin Amerika’ya kadar birçok ülkede terör binlerce insanın canını yakmakta ve çok büyük maddi kayıplara neden olmaktadır. İnsanlar terörizmle, evlerinde otururken, bir sinemada film izlerken, bir alışveriş merkezinde dolaşırken, otobüste yolculuk ederken ya da işyerlerinde çalışırken hiç beklemedikleri bir anda karşılaşmaktadırlar. Terörizmin evlerine kadar girmiş olması, doğal olarak insanlarda büyük bir tedirginlik, korku ve endişeli bir bekleyiş oluşturmaktadır. İnsanlar kalabalık ortamlara girmekten, toplu taşıma araçlarını kullanmaktan çekinmekte, günlük hayatlarını yaşayamaz hale gelmektedirler. Kısacası terörizm, tüm dünyaya büyük yıkım getirmekte, insanların hayatları üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Peygamberimiz (sav), hadislerinde ahir zamanda yaşanacak bu ortamı şöyle tarif etmektedir:

... Sonunda da belalar, fitneler ve hoşlanmayacağınız birçok kötü işler isabet edecektir. Arka arkaya öyle fitneler gelir ki, sonra gelen gittikçe daha büyük olduğu için önce geleni ince ve hafif bırakır. (İmam Şa'rani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 394-395, no. 733)

Ancak yine Peygamberimiz (sav)’in müjdelerine göre, bu korku ve şiddet dolu karanlık dönemin ardından Allah Hz. Mehdi vesilesiyle tüm insanlığı büyük bir kurtuluşa ulaştıracaktır. Yeryüzündeki tüm fitneler, savaşlar, katliamlar, terör, şiddet ve anarşi eylemleri son bulacak; yerini aydınlık, barış ve huzur dolu bir döneme bırakacaktır. Hadislerde Hz. Mehdi’nin “fitneleri önleyeceği” şöyle bildirilmektedir:

Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği Ehli Beytime mensup birisi sahip olmadan günler ve geceler bitmeyecektir... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

Tozlu, dumanlı karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takib edecek, ta ki Ehli Beytimden kendisine Mehdi denilen bir zat çıkıncaya kadar. Şayet ona yetişirsen, ona tabi ol ve hidayete erenlerden ol. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)

Zulüm ve İşkenceye Dayalı Uygulamalar Son Bulacaktır

Tarih boyunca gönderilen elçiler, yaşadıkları toplumlara barış ve adalet getirmiş, peygamberlerin gelişi ümmetlerin üzerindeki zulmün ve zorbalığın kalkmasına vesile olmuştur. Kuran’da elçilerin bu özelliği şöyle bildirilir:

Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. (Yunus Suresi, 47)

Hz. Mehdi de yeryüzüne geldiği dönemde bu özelliği taşıyacak ve Allah’ın izniyle tüm yeryüzündeki zulmün, işkencenin zorbaca uygulamaların son bulmasına vesile olacaktır. Peygamberimiz (sav) Altınçağ’da gerçekleşecek bu durumu hadislerinde şöyle müjdelemiştir:

…Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur. (Süneni-i Ebu Davut, 5/93)

Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 16)

Sosyal Adalet En Güzel Şekilde Uygulanacaktır.

Dünyanın pek çok yerinde yaşanan sosyal adaletsizlikler; bencillik, kendi çıkarlarını düşünme ve yardımlaşma ile dayanışma duygularının yok olması gibi ahlaki bozulmaların sonuçlarıdır. İnsanların bir bölümü sefaletle mücadele ederken, diğerleri zenginliklerinin verdiği ayrıcalıkları kullanmaktadır. Buna göre zenginler adaletten daha fazla yararlanmakta, fakirlerden üstün tutulmayı kendilerinde bir hak gibi görmekte, adalet mekanizmalarını kendi menfaatleri için yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Kuran’da bu insanların gösterdiği ahlak şöyle bildirilir:

Hayır; aksine, siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası, sınır tanımaz (helal, haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Malı ‘bir yığma tutkusu ve hırsıyla’ seviyorsunuz. (Fecr Suresi, 17-20)

Kuran ahlakında ise Allah insanlar arasında ayrım yapmadan adil davranmayı emretmektedir.

Bunun yanı sıra bazı toplumlarda dil, ırk, etnik köken gibi özellikler de çok büyük önem taşımakta ve adaleti uygulayan kimselerin kararlarına etki edebilmektedir. Oysa farklı ırk ve milletlerin bulunmasının bir amacı, çatışma ve savaş değil, kültürel bir zenginliktir. Bu çeşitlilik Allah’ın yaratışındaki bir güzelliktir.

Kuran ahlakına göre, insanlar Allah Katında yalnızca imanlarının ve Allah korkularının derinliği ile üstün olabilirler. Dolayısıyla Kuran ahlakının tüm yeryüzüne hakim olması, yeryüzünde bu anlayış eksikliğine bağlı olarak yaşanan sosyal adaletsizlikleri ortadan kaldıracak en güzel ve tek çözüm yoludur. Kuran’da tarif edilen İslam ahlakı, adil, şefkatli, merhametli, zengin fakir ayrımı yapmadan ihtiyaç içinde olana yardım etmeyi gerektirmektedir. Kuran’a göre gerçek adalet, sadece Allah rızası gözetilerek, Allah’tan korkarak sağlanan bir adalettir. Böyle bir adalet hedeflendiğinde, ne şahsi bir menfaat, ne dostluk, ne düşmanlık, ne de kişinin hayata bakış açısı, dili, ırkı, teninin rengi kararlarında etki edemeyecek, sadece haktan yana karar verilecektir Allah’ın izniyle Altınçağ’da böyle bir ahlak tüm toplumlara hakim olacak ve gerçek adalet, gerçek huzur ve güven tüm yeryüzüne hakim olacaktır.

Devamını okuyun...>>