26 Kasım 2009 Perşembe
KUŞ GRİBİ VE DOMUZ GRİBİ AHİR ZAMAN ALAMETLERİNDENDİR
"Altı şey kıyametten önce olur: … Sonra çok ölen olur. Sizin içinizde koyunların burunlarından akan ve aniden öldüren hastalık gibi ölümcül iki hastalık yaygınlaşacaktır." (Sahih–i Buhari, cizye (2/278 fethul bari))
"İnsanlar, şiddetli bir korku üzerinde olmadıkça, Hz. Mehdi (as) zuhur etmez. Ondan önce zelzeleler, fitneler, insanların başına gelen belalar ve taun (veba) hastalığı zuhur edecektir… İşte o vakit (Hz. Mehdi (as)) zuhur edecektir. Ona yetişene ve onun yardımcılarından olanlara müjdeler olsun. Ona (Hz. Mehdi (as)'a) muhalefet edenlere ve emrine karşı gelenlere yazıklar olsun." (Fera idu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam el-Mehdi el-Muhtazar)A/H1N1 domuz gribi ile AH5N1 kuş gribi virüsleri, bu hayvanların solunum yollarındaki hücrelerin alıcılarına yerleşir. Hem kuşlar hem de domuzların milyonlarca yıldır var olan canlılar olmalarına rağmen, Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi bu zamanda salgın hastalıklara sebep olması ahir zamanda yaşadığımıza bir başka delilidir. Söz konusu durum, tam da Hz. Mehdi (as)’nin zuhur döneminde, Allah’ın emriyle insanlar arasında yayılmıştır.
Devamını okuyun...>>
14 Kasım 2009 Cumartesi
HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN İMAM RABBANİ'NİN YAŞADIĞI YÜZYILDA DEĞİL, İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ HİCRİ 1400'DE ZUHUR ETTİĞİNİN BAZI DELİLLERİ
Halbuki bu doğuş, MEHDİ'NİN ZUHURU ZAMANINDA OLACAK ZUHUR DEĞİLDİR. Zira, ONUN ZUHURU, YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR. ŞU ANDA DAHİ, YÜZ BAŞINI, ON SEKİZ SENE GEÇMİŞ VAZİYETTEDİR.
İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184• İmam Rabbani söz konusu sözünde Hz. Mehdi (a.s.)’nin hicri yüzyılın başında çıkacağını ifade ediyor. • Ancak Rabbani döneminde; hicri yüzyıl başından itibaren 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini gösteren alametlerin hiçbiri gerçekleşmemiştir. Bu da o dönemde Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkmayacağının en net göstergelerinin başında gelmektedir. Çünkü Hz. Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde hicri yüzyıl başından itibaren Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği ahir zaman alametlerinin ardı ardına meydana gelmeye başlaması gerekir.• Oysa bu alametler Rabbani’nin içinde yaşadığı hicri yüzyıl başından itibaren 18 yıl boyunca ve sonrasında hicri 1400’e kadar arka arkaya gerçekleşmemiştir. Ancak Hicri 1400’ün başlamasıyla birlikte bu alametler adeta kopan bir kolyenin boncuklarının düşmesi gibi arka arkaya gerçekleşmiştir.
HİCRİ 1400’DE ARKA ARKAYA GERÇEKLEŞEN AHİR ZAMAN ALAMETLERİNİN HİÇBİRİ RABBANİ HAZRETLERİ’NİN DÖNEMİNDE VUKUU BULMAMIŞTIR• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde geceyi aydınlatan büyük bir ateş 1 görülmemiştir.Oysa 1979 yılının 15 Kasım sabahı İstanbul Boğazı’nda büyük bir Romen petrol tankeri infilak etmiştir. Büyük bir patlama meydana gelmiş, bu tanker ve içindeki yakıt günlerce yanmıştır. Bu sırada dev bir ateş, ışık, duman bulutu ve zaman zaman da patlamalar meydana gelmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde İran-Irak Savaşı 2 olmamıştır. Oysa 1980 yılının Ekim ayında İran- Irak arasında bir savaş başlamıştır. Söz konusu bu savaş, Peygamberimiz (s.a.v.)’in günümüzden 1430 yıl önce Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametlerinden biri olarak bildirdiği bir savaştır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Doğu tarafından bir ateşin görünmesi 3 gibi bir olay vukuu bulmamıştır. Oysa 1991 yılında Irak askerleri Saddam’ın emriyle Kuveyt’e ait petrol kuyularını ateşe vermiş ve bu saldırı sonucu Kuveyt ve Basra Körfezi’ni büyük bir ateş sarmıştır. Bu olayla Peygamberimiz (s.a.v.)’in Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerinden biri olarak bildirdiği hadis Hicri 1400’ler itibariyle gerçekleşmiştir.• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Fırat Nehri’nin suyu hiçbir surette kesilmemiştir. 4 Oysa 1973 yılında Fırat Nehri’nin üzerine kurulan Keban Barajı’yla tarihinde ilk defa Fırat’ın suyu bir barajla engellenmiştir.• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Fırat Nehri’nin suyunun kesilmesinin ardından bu bölgede büyük bir terör olmamış ve çok sayıda insan hayatını kaybetmemiştir. 5 Oysa Fırat Nehri’nin üzerine baraj kurulmasının hemen ardından hicri 1400 itibariyle aynı bölgede PKK terörü baş göstermiş ve çok sayıda insan hayatını kaybetmiş, birçok askerimiz şehit olmuştur. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Fırat-Dicle arasında büyük bir savaş yapılmamıştır. 6 Oysa 1980 yılında başlayan ve 8 yıl süren İran-Irak Savaşı iki Müslüman ülke arasında hicri 1400’de yapılan ve bu hadisle birebir mutabık bir savaştır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Kabe’ye herhangi bir şekilde baskın düzenlenmemiş ve Kabe’de kan akıtılmamıştır. 7Oysa hicri 1400’ün ilk günü olan 21 Kasım 1979 günü Kabe’ye kanlı bir baskın düzenlenmiş ve büyük bir katliam yapılmıştır. Yine 7 yıl sonra Hicri 1407’de Kabe’de çok daha kanlı bir olay gerçekleşmiş 7 ve çok sayıda Hacı şehit olmuştur. Kabe’nin tarihinde bir kereye mahsus olarak meydana gelen bu terör nedeniyle Kabe’de tavaf durmuştur.• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde İslam ümmeti halifesiz kalmamıştı. Rabbani Hazretleri Miladi 1564-1624 yılları arasında yaşamıştır. Onun döneminde Kanuni Sultan Süleyman - 1. Mustafa’nın da dahil olduğu 8 Osmanlı Padişahı İslam ümmetinin halifeliğini yapmışlardır. Yani Rabbani Hazretleri’nin döneminde halifelik makamı ve bu manevi makama sahip kişiler bulunmaktaydı. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) rivayetlerde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiği zamanda İslam ümmetinin başında bir halife olmayacağını bildirmiştir. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilmiş bir hadiste şöyle bildirilmektedir:
(Hz. Mehdi (a.s.)) Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar çıkmayacaktır.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 54)• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde iki yıl üstüste Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olmamıştır. 8 Oysa Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur edeceği ahir zamanda bu gök olaylarının gerçekleşeceğini bildirmektedir. Aynı Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği gibi Hicri 1400’ler içinde iki yıl üstüste Ramazan ayında 15 gün arayla Güneş ve Ay tutulmaları gerçekleşmiştir. Bu tutulmalar 1981 ve 1982 yıllarında meydana gelmiştir.*Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri 1401'de) Ramazan Ayı'nın 15. günü Ay, 29. günü de Güneş tutulmuştur. *Yine "ikinci olarak", 1982 yılında (Hicri 1402'de) Ramazan Ayı'nın 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Afganistan işgal edilmemiştir. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde; “Talikan’a (Afganistan’a) yazık oldu” 9 diye bildirerek Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur edeceği dönemde bu ülkenin işgal edileceğine dikkat çekmiştir. Gerçekten de Hicri 1400 (Miladi 1979) yılında Afganistan topraklarına Sovyet birliklerince bir işgal gerçekleştirilmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Azerbaycan işgal edilmemiştir.Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamanda “Azerbaycan’dan mutlaka bir ateş çıkacağını” 10 bildirmiştir. Gerçekten de 1990 yılında Dağlık Karabağ üzerinde hak iddia eden Ermenilerce Azerbaycan’a bir işgal gerçekleştirilmiş ve birçok Azeri Müslüman kardeşimiz şehit edilmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Lulin ve Halley kuyruklu yıldızları ard arda dünyanın yakınından geçmemişlerdir.Halley kuyruklu yıldızı11 1986 yılında dünyanın yakınından geçmiştir. Bu geçişi 76 yılda bir olan bir geçiştir. Kuyruklu yıldızın bu son geçişi tarih olarak hicri 1400’lere denk gelmiştir. Rabbani Hazretleri Mektubat’ında, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisinde haber verdiği ve ahir zamanda zuhur edecek olan iki başlı, Batıdan doğuya doğru (diğer kuyruklu yıldızların hareket yönünün tersi yönde hareket eden) bir kuyruklu yıldızdan bahsetmektedir.12 Bu yıldız 2009 yılında dünyanın yakınından geçmiş olan Lulin kuyruklu yıldızı’dır. Bilim adamları bu yıldızın bir daha ancak 1000 yıl sonra dünyanın yakınından geçebileceğini söylemektedirler.
• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Şam ve Mısır melikleri öldürülmemişlerdir.13 Oysa tam hadislerde bildirildiği gibi Hicri 1400’ün hemen öncesinde Mısır ve Şam emirleri ardı ardına suikastler sonucu öldürülmüşlerdir. Bu olaylardan bazıları şöyledir:
1920’de Suriye'nin eski Cumhurbaşkanı Salah Al-Deen Beetar,
1921'de Suriye Başbakanı Droubi Paşa,
1949'da Suriye Başbakanı Muhsin al-Barazi,
1951'de Ürdün Kralı Abdullah
1982'de bombalı suikaste uğrayan Lübnan'da Falanjist Lideri Beşir Cemayel • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Mısırlıların esir alınması gibi bir durum söz konusu olmamıştır. 14 Oysa 26 Ekim 1956 yılında İsrail Mısır’a saldırdı ve Sina Yarımadası’nı işgal etti. Ardından yine İsrail Mısır arasında 6 Gün Savaşı yapıldı. Bugün hala Batı Şeria, Golan Tepeleri ve Kudüs İsrail işgali altındadır. Bu savaşlar sırasında oldukça fazla sayıda Mısırlı İsrail askerleri tarafından esir alındı ya da şehit edildi. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde tozlu dumanlı karanlık bir fitne 15 gerçekleşmemiştir. Oysa 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’nin New York ve Washington eyaletlerinde meydana gelen dünya tarihinin en büyük terör saldırısı bu hadisle büyük bir uyum göstermektedir. bu olayların ardından çok büyük bir toz ve duman bulutu çevreyi sarıp kuşatmıştır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde dünya çapında yaygın katliamlar yaşanmamıştır. 16 Oysa 20. yüzyılda sırf 1. ve 2. Dünya savaşlarında bile yaklaşık 250 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. 20. yüzyılda gelişen silah teknolojisi ve buna bağlı olarak gelişen savaş stratejileri sonucu katliamlar, işgaller ve savaşlar büyük can kayıplarına neden olmuştur. Filistin’de, Ruanda’da, Bosna-Hersek’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da Irak’da ve dünyanın başka birçok yerinde büyük kayıplar yaşanmıştır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Müslümanlarla Yahudiler savaşmamışlardır. 17 Oysa Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki anlaşmazlıklar 20. yüzyılın başlarından günümüze kadar çatışmalar ve savaşlar şeklinde devam edegelmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Dünyada Allah’ın açıkça inkar edilmesi gibi bir durum söz konusu olmamıştır. 18Oysa haşa Allah'ı inkar etme sapkınlığı olan ateizm, 19. yüzyılın sonundan itibaren yaygınlaşmıştır. Materyalizm ve Darwinizm'in yaygınlaşmasıyla kendilerine felsefi ve sözde bilimsel dayanak buldukları yanılgısına kapılan ateistlerin sayısı 20. yüzyılda artmıştır. Hz. Mehdi (a.s.) döneminde ateizm, materyalizm, Darwinizm ve komünizm gibi sapkın inanç sistemleri fikren yok edilecek. Kuran ahlakı ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünneti seniyyesi tüm dünya insanları üzerinde hakim olacaktır. Rabbani Hazretleri döneminde ne böyle bir inkar sistemi dünyaya hakim oldu ne de Hz. Mehdi (a.s.) tarafından bu sistemlerin fikren yok edilip din ahlakının hakimiyeti gibi bir durum söz konusu oldu.
• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Müslümanlar birbirleriyle savaşmamışlardır. 19 Oysa Hicri 1400’ün başlarından itibaren bazı müslüman ülkeler arasında savaşlar baş göstermiştir. İran-Irak Savaşı, Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi bu hadisin hicri 1400’den sonra tahakkuk ettiğini göstermektedir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde dünyada büyük bir anarşi ve kargaşa yaşanmamıştır. 20Oysa Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiği geçtiğimiz 20. yy, dünyada anarşi ve terörün atağa kalktığı büyük katliam ve savaşların yaşandığı, anarşi ve kargaşanın en yüksek noktaya ulaştığı bir yüzyıl olmuştur. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde “bir ordunun çölde kaybolması” 21 gibi bir durum söz konusu olmamıştır. Oysa 2003 yılında gerçekleşen Irak işgali sırasında Irak ordusunun 15.000 kişilik Fedailer adlı askeri birliği kaybolmuştur. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Iraklıların parasının bitmesi, para birimlerinin tedavülden kaldırılması gibi bir durum söz konusu olmamıştır. 22 Oysa 2003 yılında gerçekleşen Irak işgali sırasında Irak dinarının tedavülden kaldırılması söz konusu olmuş, Irak Dinarı hızla değer kaybetmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Bağdat’ın alevler içinde kalması gibi bir durum söz konusu olmamıştır. 23 Oysa 2003 Irak işgali sırasında ilk günden itibaren Bağdat en yoğun bombardımana tutulan şehir olmuş ve hadis tezahür etmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Irak’ın yeniden yapılanması gibi bir durum olmamıştır. 24 Oysa 2003 işgali ardından harabeye dönen Irak, günümüzde büyük bir hızla yeniden yapılandırılmaya başlanmıştır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde yüksek binalar inşa edilmemiştir. 25Oysa içinde yaşadığımız hicri 1400’ler çok yüksek gökdelenlerin, binaların inşa edildiği bir yüzyıldır.• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde insanların kamçısının ucuyla konuşmamış yani telefon henüz icat edilmemiştir. 26• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde çöller yeşertilmemiş, kurak topraklarda tarımsal islah çalışmaları henüz hayata geçirilmemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadisinde;
“Arabistan'da da nehirler ve bahçeler oluşmadıkça kıyamet kopmaz.”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 17/22, hadis no: 8819)şeklinde bildirerek çöl topraklarında tarımsal islah çalışmaları yapılacağını haber vermiştir. Oysa bugün Arabistan’ın çöl topraklarına suyun ulaştırılmasıyla en kurak topraklarda bile tarımsal üretim yapılmaktadır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde kişinin kendi sesi kendisiyle konuşmamış yani ses kayıt aletleri henüz icat edilmemiştir. 27Bu teknolojik çalışmalarda özellikle 20. yy’da dikkat çekici gelişmeler yaşanmaya başlanmıştır. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde büyük şehirlerin yok olmasına neden olan büyük olaylar, savaşlar meydana gelmemiştir. 28 Ancak gerek 1. ve 2. Dünya Savaşları gerekse son yıllarda meydana gelen büyük depremlerle birçok mega şehir yerle bir olmuştur. Hiroşima ve Nagasaki şehirleri atılan atom bombalarıyla yaşanamaz bir hale gelmiştir. • İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisinde bazı önemli detaylarıyla dikkat çektiği büyük bir olay meydana gelmemiştir.29 Oysa Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadiste verdiği bu detaylar hicri 1400’ün hemen öncesinde meydana gelen 1 Mayıs 1977 yılındaki 1 Mayıs Taksim olaylarıyla son derece benzerlikler taşımaktadır. http://hazretimehdi.com/makale.php?id=14417• İmam Rabbani Hazretleri’nin döneminde kuraklığın ardından yoğun yağmurlar yağmamıştır. 30 Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamanda özellikle Lulin Kuyruklu yıldızının geçişinin ardından gerçekleşecek yoğun yağmurlara dikkat çekmiştir. Gerçekten de 24 Şubat 2009 tarihinde Lulin kuyruklu yıldızının geçişinin hemen ardından Mart ayı itibariyle özellikle Türkiye’de yoğun bir yağış söz konusu olmuştur. Türkiye toprakları için kuraklıktan ve yağış azlığından yakınılırken bazı kesimlerde halk yağışlar nedeniyle evlerinden tahliye edilmek zorunda kalmıştır. Örneğin Dim Barajı’nın kapakları aşırı yağış nedeniyle kırılmıştır.
Saydığımız tüm bu alametler Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından ahir zamanda zuhur edeceği bildirilen Hz. Mehdi (a.s.)’nin alametlerinin sadece bir kısmıdır. Ancak sırf bu alametler bile Hz. Mehdi (a.s.)’nin Rabbani Hazretleri döneminde kesinlikle zuhur etmediğinin bir göstergesidir. İmam Rabbani içinde yaşadığı hicri yüzyılın ilk 18 yılına kadar ve sonrasında tecelli etmeyen bu alametlerden dolayı Hz. Mehdi (a.s.)’nin kendi yüzyılında çıkmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir. Oysa içinde yaşadığımız hicri 1400’ün ilk günü itibariyle bu alametler bir bir çıkmaya başlamıştır. Bu durum Hz. Mehdi (a.s.)’nin bu yüzyıl itibariyle zuhur ettiğinin Allah’ın izniyle kesin ve net bir göstergesidir. (Doğrusunu Allah bilir.)
1 Hüseyin b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:"Gökyüzünde doğu cihetinden, geceyi aydınlatan büyük bir ateş gördüğünüz vakit, işte o an, Hz. Mehdi (a.s.)’nin geliş vaktidir." mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar2 Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. (Kıyamet Alametleri, s. 166)3 Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. O ateş içinde müthiş azap olduğu halde insanları kaplar. O ateş insanları, malları yakıp bitirir. Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır. Geceki sıcağı gündüz ki hararetinden daha şiddetlidir. O ateş insanların başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyurdu. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461)4 Fırat Nehri'nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın. ( Riyazü's Salihin, 3/332) 5 "Fırat nehri'nin suları çekilerek altından bir dağ ortaya çıkacak, İnsanlar bunu almak için vuruşacak ve HER YÜZ KİŞİDEN, sadece BİRİ hayatta kalacak. Bu zaman gelinceye kadar kıyamet kopmaz." (Müslim, Fiten, 29)6 "Fırat ile Dicle arasında Zevra (Bağdat) denen bir şehir olacak. Orada büyük bir savaş olacak. Kadınlar esir edilecek, erkekler ise, koyun kesilir gibi boğazlanacak." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, sf. 38, El Muttaki)7 Şevval'de savaş naraları, Zilhicce'de harb ve kıtal (muharebe, kavga) olur, yine Zilhicce'de Hacı talana uğrar, hatta caddeler kandan geçilmez ve haramlar çiğnenir. Beyt-ül Muazzama'ın yanında büyük günahlar işlenir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)8 Ramazan'ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 199)Mehdi için 2 alamet vardır ki...Bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47) Ramazan'da iki defa Ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)Mehdi'nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 440)8 Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. '' (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)9 ...Ebu Basîr der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: Babam bana şöyle buyurdu: AZERBAYCAN'DAN MUTLAKA BİR ATEŞ ÇIKACAKTIR. VE HİÇBİR ŞEY ONUN KARŞISINDA DURAMAYACAK. BÖYLE BİR ŞEY OLUNCA EVİNİZDE OTURUN. Biz ne yaparsak siz de onu yapın. (Yani biz evde otururken siz de oturun). Ve bizim kıyam edenimiz (Hz. Mehdi (a.s.)) hareket ettiğinde süratle ve hiç durmadan ona doğru koşun...(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 311)11 O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)12 Mükerrer olarak, ŞARK CANİBİNDEN DOĞAN AMUD-U NURANİDEN (nurlu sütundan) sormaktasınız. Bilesin ki, Ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Vaad edilen Mehdi (a.s.)'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ (1) MÜNEVVER (2) BİR BOYNUZ (3) ÇIKAR."13 Ondan önce Şam ve Mısır melikleri (hükümdar, memleket sahibi) öldürülecektir...(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)14 "Şam ehli, Mısırlı kabileleri esir alacaklardır." (El Kavl-ul Muhtasar Fi Alamat-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)15 Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)16 Mehdi'den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir.(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 3717 Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyamet kopmaz... (Müslim, Tirmizi)18 Allah apaçık inkar edilir hale gelmedikçe kıyamet kopmaz. (Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 27)19 İki büyük İslam ordusu birbirleriyle harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 454, no.831)Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Müslümanlardan iki grup aralarında savaşmadıkça Kıyamet kopmaz. Bunlar aralarında büyük bir savaş yaparlar, fakat dâvaları birdir." (Buhari, Fiten: 24, Menakıb: 25, İstitabe: 8; Müslim, İman: 248, Fiten: 17)20 Kıyametin hemen yakınında anarşi ve kargaşa günleri vardır. (Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211)21 Mehdi'nin beş alameti bulunur. Bunlar Süfyani, Yemani, semadan bir sayha (çağrı, nara), Beyda'da bir ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir. (Naim Bin Hammad)22 "Iraklıların elinde ölçecekleri bir tartı aleti ve alış-veriş yapabilecekleri bir para hemen hemen kalmayacak." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, s. 4523 Ahir zamanda Bağdat alevlerle yok edilir... (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, Cilt 3, sf. 177)24 ..Irak'a saldırmadıkça kıyamet kopmaz. Ve Irak'taki masum insanlar Şam'a doğru sığınma yerleri ararlar. Şam yeniden yapılanır, Irak da yeniden yapılanır.(Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, s. 254)25 Yüksek yüksek binalar inşa edilmedikçe. kıyamet kopmaz. (Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, s. 468)Binaların gökdelenler haline gelmesi... (Kıyamet Alametleri, s. 146)26 Kişiye kamçısının ucu konuşmadıkça. kıyamet kopmaz. (Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, s.471)27 Kişiye (kendi) sesi konuşmadıkça. kıyamet kopmaz. (Ölüm, Kıyamet ve Diriliş, s.471)28 "Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur." Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38)29 "Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce medinede simsiyah taşların bile kan içinde kaybolacağı büyük bir vak'a olacaktır. Bu olayda bir kadının öldürülmesi bir kamçının sallanması kadar kolay olacaktır. Ve bu olay 2 km kadar yayılacaktır. " (EI-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-iI Muntazar, 4130 Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunda çift kuyruklu bir kuyruklu yıldız çıkacak ve öyle parlak olacak ki, dolunay gibi parlayacak. Bu yıldızın çıkışından sonra öyle çok yağmur yağacak ki, büyük hasar olacak. Fakat halk bu yağmurları sevinçle karşılayacak. Çünkü bundan önceki 3 yılda hiç yağmur yağmamış olacak.(Murtaza Lakha, R &K Tyrell Basımevi, Londra, 1993)
Devamını okuyun...>>
26 Eylül 2009 Cumartesi
ADNAN OKTAR’IN IRIB (İRAN DEVLET TELEVİZYONU) RÖPORTAJINDAN (İstanbul, 29 Eylül 2008)
MUHABİR: Hz. Mehdi’nin zuhurunun şartları sizce nelerdir? Ve size göre nerede zuhur edecek?
ADNAN OKTAR: Mehdi’nin zuhur şartları önce bir kere ateistliğin yayılmasıdır. Yani Allah’a inancın insanlar arasında zayıflaması veya tamamen yok olmasıdır. Fitnenin zuhurudur, hatta o devirde binaların yükseleceği, zinanın artacağı, erkeklerin kadına, kadınların erkeğe benzeyeceği gibi çok çok detaylı izahlar vardır. Aynısıyla olmuştur. Hatta diyor, ‘kişi elinde kamçısıyla konuşur’. Cep telefonları, kablosuyla beraber bir kamçıyı andırıyor ve onla konuşuyor insanlar. Hatta diyor rivayette, ‘insan ayakkabısının topuğuyla konuşur’ diyor. İstihbarat örgütleri ayak topuğuna verici yerleştiriyorlar, internette çeşit çeşit resimleri var. Yani bunlar satılıyor da ve hakitaten ayağının topuğuyla konuşuyor insanlar. Ve bakın bu kadar detaylı Peygamber (sav) bu olayları anlatmış. Mesela tarlalar öküzsüz ve sabansız ekilecek diyor ahir zamanda, aynısıyla olmuştur. Yani peşpeşe peşpeşe peşpeşe yüzlerce mucize vardır. Yani bunların birkaç tanesi bile kamuoyuna yansısa yer yerinden oynar. Ama insanlar tam konsantre olamadılar, tam farkına varamadılar. Mehdi’nin zuhurunda aslında o kadar çok şaşırmayacaklar bakın bir görün; Mehdi’yi çok makul karşılayacak insanlar. Yani insanlar zannediyor ki; böyle çok acayip karşılayacaklar. Tamam acayip karşılayacaklar ama o kadar değil, makul görecekler Mehdi’yi. İsa’da şaşıracaklar biraz ama onu bile makul görecekler, söyleyeyim. İnsanlar mucizeye çabuk alışır, harikaya çabuk alışır. Her ikisine de çabuk alışacaklardır.
Mehdi, Said Nursi Hazretleri diyor; zuhur ettiğinde; başlangıçta kendisinin Mehdi olduğunu bilmez diyor. Yakın talebeleri onu imanın nuruyla tanırlar diyor. Aynı şey Hz. İsa için de bu geçerli. Aynı şeyler onun için de olacak diyor. Mehdi’nin, materyalizmle ile mücadele edeceğini söylüyor Said Nursi Hazretleri. Maddiyyun ve tabiyun kanunu ilk birinci vazifesi diyor. Onla mücadele edecek. Darwinizm, materyalizm, ateist düşünceyle mücadele edecek diyor. Ve bunda tam başarılı olacak diyor. Hatta o kadar detay vermiş ki; Said Nursi Hazretleri, “vakit ve hal bizzat o eseri kendisi hazırlamaya müsaade etmez” diyor . Eser hazırlayacak diyor. Bir ekibin uzun tasdikatıyla hazırladıkları eseri, kendisine hazır bir program olarak alır; onu neşr eder, yayınlar, tatbik eder ve uygular diyor. İkinci vazifesi siyaset alemindedir diyor. Sonra ikinci siyaset alemindeki faaliyetlerine başlayacaktır diyor. Yani sosyal siyasi faaliyetlere başlayacak diyor. Fakat bütün safhalarında son safhasına kadar fark edilmeyeceğini söylüyor Mehdi’nin. Mehdi’nin zuhur yeri İstanbul’dur. Çok sarih. Çok hadis var. Hem Sünni kaynaklarda, hem Şii kaynaklarındadır. Konstantin olarak çok çok açık belirtilmiştir. Hatta Said Nursi diyor ki; Basra ve Şam gibi yerlerde tasavvur etmişlerdir diyor. Sebebi diyor, İslam aleminin başkenti o zamanlar Basra’da olduğu için kendi içtihatları ile sanki öyle olacak gibi düşünerek sanki Basra’da demişlerdir diyor; halbuki İslam aleminin başkenti zaman zaman yer değiştirmiştir diyor. Son olarak İstanbul’da kalmıştır. O yüzden özetle söylüyorum mealen, İstanbul’da zuhur edecektir diyor Mehdi. Ve vukuhatı ahirzaman, ahirzaman vukuatın en yoğun olduğu yerin İstanbul olacağını belirtiyor. Yani ahirzaman şahsı da İstanbul’da zuhur edeceklerdir diyor. Faaliyetlerin Türkiye’de olacağını belirtiyor. Hakikaten baktığımızda, hem rivayetlerden de böyle olduğu görülüyor, hem tarihin akışından böyle olduğu görülüyor, sosyolojik yönden de böyle olduğu görülüyor, fakat rivayetler birebir tam çıkmış durumda. Yani bu çok önemli, yani bir tane olur, iki tane olur, üç tane olur; 100 tane, 150 tane rivayet aynı anda, aynı zamanda hepsi çıktıysa bunun açıklaması nedir? Bu bir mucizedir işte. Net. Yani Mehdi’nin de zuhurunun kesin olduğunu gösteren bir durum oluyor bu. Yani o kadar sarih ki ve gelişmeler o kadar açık ki; insanların fark edememesi de bir mucize. Yani Mehdi’nin fark edilememesi bir mucizedir, ahir zaman alametlerinin zuhur ettiğinin görülememesi de bir mucizedir. İranlı kardeşlerime müjdeyi veriyorum. Kesinkes zuhur edecek Mehdi. Ona göre hazır olsunlar.
Devamını okuyun...>>
16 Eylül 2009 Çarşamba
CÜBBELİ, İMAM RABBANİ'NİN AÇIKLAMASINI YANLIŞ YORUMLAMAKTADIR.
....1430 oldu, 1500’ün başına kadar Mehdi’nin zuhuru kesin olarak olmayacak. Şu andan itibaren 70 sene boyunca Mehdi gelmeyecek kesin olarak. Ben imam Rabbani’nin kesin beyanına dayanarak söylüyorum. Hiçbir rivayet yoktur. İhtimal dahilinde bile yoktur.
Hangi yüzyılın başında çıkacağını bilemiyoruz. Yüzyılın ilk çeyreğinde çıkmadıysa çıkmaz.
Cübbeli’nin 1. İddiası:
Hz. Mehdi (a.s.)’nin sözde ‘bu yüzyılda kesin olarak çıkmayacağını’ iddia etmekte; bunun için de İmam Rabbani Hazretleri’nin Mektubat’taki bir sözünü, yanlış yorumlayarak delil göstermektedir.
Oysa ki İmam Rabbani Hazretleri’nin bu sözü şu şekildedir:
Halbuki bu doğuş, MEHDİ'NİN ZUHURU ZAMANINDA OLACAK ZUHUR DEĞİLDİR. Zira, ONUN ZUHURU, YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR. ŞU ANDA DAHİ, YÜZ BAŞINI, ON SEKİZ SENE GEÇMİŞ VAZİYETTEDİR.
İmam Rabbani Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri yüzyıl başında çıkacağını ifade etmiştir.
• Ancak kendi yaşadığı Hicri yüzyıl başından itibaren 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini gösteren ve ardı ardına gerçekleşmesi gereken alametlerin hiçbiri gerçekleşmemiştir.
• Rabbani Hazretleri, Hz. Mehdi (as)’nin çıkış alametlerinden hiçbirine kendi yüzyılında şahit olmamış ve bu sebeple de Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru gibi bir durumun kendi yaşadığı dönem için söz konusu olmadığını belirtmiştir.
• Ancak Cübbeli bu sözü yanlış yorumlayarak, bizim de Hicri 1430’da olduğumuzu yani yüzyıl başını 30 sene geçtiğini; dolayısıyla da İmam Rabbani’nin ifadesine göre Hz. Mehdi (a.s.)’nin artık çıkmasının güya imkansız olduğunu ifade etmektedir.
• Halbuki Hicri 1400’ün ilk gününden itibaren arka arkaya Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği alametler gerçekleşmeye başlamıştır.
• Bu durum, Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur ettiğinin çok önemli bir ispatıdır.
Oysa Rabbani Hazretleri’nin, kendi yaşadığı Hicri yüzyılda, ‘Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametleri’ olarak bildirilen başlangıç ve çıkış alametleri gerçekleşmemiştir. Rabbani Hazretleri bu durumu Mektubat adlı eserinde şöyle vurgulamıştır:
Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’nin) zuhur mebdeleri (çıkışının başlangıcı) ve mukaddimeleri (çıkış alametleri) Resulullah Efendimiz'in irhasatına (Peygamberimiz (s.a.v.)’in peygamberliğinden önce meydana gelen hârikulâde ve peygamberliğine delil olan hâdiselere) benzer.
(Mektubat-ı Rabbani, 2/258)
Rabbani Hazretleri, Hz. Mehdi (as)’nin çıkış alametlerinden hiçbirine kendi yüzyılında şahit olmamış ve bu sebeple de Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru gibi bir durumun kendi yaşadığı dönem için söz konusu olmadığını belirtmiştir.
Cübbeli’nin 2. iddiası:
Cübbeli yine İmam Rabbani Hazretleri’nin bu sözüne dayanarak, ‘Hz. Mehdi (a.s.)’nin, yüzyıl başı itibariyle, zuhur eder etmez insanlar tarafından hemen tanınması gerektiğini’ iddia etmektedir.
• Oysa İmam Rabbani Hazretleri’nin, “ONUN ZUHURU YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR” ifadesi, HZ MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHUR ALAMETLERİNİN, YÜZYIL BAŞLARINDA TAHAKKUK ETMEYE BAŞLAYACAĞI ANLAMINI TAŞIMAKTADIR.
• Yoksa Rabbani Hazretleri, ‘yüzyıl başında hemen; Hz. Mehdi (a.s.) zuhur eder etmez, İslam ahlakı hakim olacak, Hz. Mehdi (a.s.) halk tarafından görülür görülmez hemen tanınacak’ anlamında birşey kesinlikle söylememiştir.
• İmam Rabbani Hazretleri, ‘Hz. Mehdi (a.s.) çıkmış olsaydı, keşif ve keramet sahibi veli bir insan olarak kendisinin de, geçen 18 yıl içerisinde gerçekleşen zuhur alametlerinin tahakkukundan Hz. Mehdi (a.s.)’yi imanın nuru ile hissedeceğine ve farkedeceğine’ işaret etmektedir.
• Oysa ki İmam Rabbani’nin döneminde yüzyıl başını on sekiz sene geçmiş olmasına rağmen, Hz. Mehdi (a.s.)’nin hiçbir çıkış alameti gerçekleşmemiş, dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.) de İmam Rabbani döneminde zuhur etmemiştir.
Devamını okuyun...>>
13 Eylül 2009 Pazar
TEVRAT'A GÖRE HZ. MEHDİ (AS) DÖNEMİNDEKİ BARIŞ VE HUZUR ORTAMI
... Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık. (Yeşaya, 2:4; Mika, 4:3)
Savaş arabalarını Efrayim'den, atları Yeruşalim'den uzaklaştıracağım. Savaş yayları kırılacak... (Zekeriya, 9:10)
O dönemde açlık ya da savaş, haset ya da düşmanlık olmayacak... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)
Silahlanmanın sona ermesi:
... silahları yakacaklar. Küçük büyük kalkanları, yayları, okları, sopaları, mızrakları ateşe atacaklar... Yakmak için silahları kullanacaklar... (Hezekiel, 39: 9-10)
... İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar... (Yeşaya, 2:4; Mika, 4:3)
Barış ve güven ortamı olması:
Herkes kendi asmasının, incir ağacının altında oturacak. Kimse kimseyi korkutmayacak... (Mika, 4:4) ... Doğruluğun ürünü esenlik, sonucu, sürekli huzur ve güven olacaktır... esenlik dolu evlerde, güvenli ve rahat yerlerde yaşayacak. (Yeşaya, 32:16-18)
Onun döneminde kurtla kuzu birarada yaşayacak, parsla oğlak birlikte yatacak, buzağı, genç aslan ve besili sığır yan yana duracak, onları küçük bir çocuk güdecek. İnekle ayı birlikte otlayacak, yavruları birarada yatacak... Emzikteki bebek kobra deliği üzerinde oynayacak, sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna sokacak... kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek... (Yeşaya 11:6-9)
... onları korkutan olmayacak. (Sefenya, 3:13)
... Onu her yandan kuşatan düşmanlarından kurtarıp rahata kavuşturacağım. (1. Tarihler, 22:9)
... felakete uğrayan çocuklar doğurmayacaklar... (Yeşaya, 65:23)
Şiddet ve terörün son bulması:
... kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek... (Yeşaya 11:9)
... halimler dünyayı miras alacaklar... (Mezmurlar, 37:11)
... Kurtla kuzu birlikte otlayacak, aslan sığır gibi saman yiyecek. Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak... (Yeşaya, 65:25)
İnsanların mutlu ve sevinç içinde yaşamaları:
… Yüzlerinde sonsuz sevinç olacak. Onların olacak coşku ve sevinç, üzüntü ve inilti kaçacak. (Yeşaya, 51:11)
... Orada coşku, sevinç, şükran ve ezgi olacak. (Yeşaya, 51:3)
Ekin biçenlerin neşelendiği, ganimet paylaşanların coştuğu gibi, onlar da sevinecek senin önünde. (Yeşaya, 9:3)
... sevinciniz sonsuz olacak. (Yeşaya, 61:7)
İnsanların huzur ve güven içinde yaşamaları:
... huzur ve güvenlik içinde olacak... (Yeremya, 30:10)
İnsanlar oraya yerleşip güvenlik içinde yaşayacak... (Zekeriya, 14:11)
... şifa verecek, bol esenlik, güvenlik içinde yaşamalarını sağlayacağım. (Yeremya, 33:6)
Tehlike ve tedirginliğin kalmaması:
Aslan olmayacak orada, yırtıcı hayvan o yola çıkmayacak; orada bulunmayacaklar... (Yeşeya, 35:9)
... kimse onu korkutmayacak. (Yeremya, 30:10)
Dünyaya adaletin hakim olması:
O zaman adalet çöle dek yayılacak, doğruluk meyve bahçesinde yurt bulacak. ... (Yeşaya, 32:16)
Hz. Mehdi (as)'ın dünya çapında barışı sağlaması:
... (Hz. Mehdi (as)) uluslara barışı duyuracak... (Zekeriya, 9:10)
Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) doğruluğu ve onun getireceği kerametler, bütün insanların onunla barış yapmalarına... sebep olacak... (Maimonides, Mişna Tefsiri, Sanhedrin 10:1)
(Hz. Mehdi (as)) ... savaşlar olmayacak ve bir millet diğer bir millete kılıç kaldırmayacak... (Maimonides, Mişna Tefsiri, Sanhedrin 10:1)
Hz. Mehdi (as)'ın şefkat ve merhamet sahibi olması:
... Yardım isteyen yoksulu, dayanağı olmayan düşkünü o kurtarır. (Mezmurlar, 72:12)
Yoksula, düşküne acır, düşkünlerin canını kurtarır. (Mezmurlar, 72:13)
Baskıdan, zorbalıktan özgür kılar onları, çünkü onun gözünde onların kanı değerlidir. (Mezmurlar, 72:14)
Ezilmiş kamışı kırmayacak, tüten fitili söndürmeyecek... (Yeşaya, 42:3)
Hz. Mehdi (as)'da Allah'ın Selam sıfatının tecelli etmesi:
... Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) adı... Esenlik Önderi olacak. (Yeşaya, 9:6)
... Esenliğinin büyümesi son bulmayacak... (Yeşaya, 9:7)
Hz. Mehdi (as)'ın sabırlı ve teslimiyetli olması:
O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi açmadı ağzını. ( Yeşaya , 53:7)
Hz. Mehdi (as) döneminde sıkıntıların son bulması:
... Egemen Rab bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek... (Yeşeya, 25:8)
O zaman körlerin gözleri, sağırların kulakları açılacak; topallar geyik gibi sıçrayacak, sevinçle haykıracak dilsizlerin dili... (Yeşaya, 35:5-6)
... Onun günlerinde... Ay ışıdığı sürece esenlik artsın! (Mezmurlar, 72:7)
... Selamet bolluğunda lezzet bulacaklardır. (Mezmurlar, 37:11)
... Onlara yük olan boyunduruğu, omuzlarını döven değneği, onlara eziyet edenlerin sopasını paramparça edeceksin... (Yeşaya, 9:4)
... Allah onlara kalplerin tüm isteklerini verecek. (Mezmurlar, 37:4)
Emek vermeyecekler boş yere... (Yeşaya, 65:23)
İnsanları Allah'ın yoluna davet edip, eğitmesi:
... (Hz. Mehdi (as)) tüm insanları eğitecek ve Allah'ın yoluna davet edip ders verecek... (Maimonides, Mişna Tora, Tövbe 9:2)
(Hz. Mehdi (as)) çıktığında... itaatsizliklerini düzeltecek... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)
(Hz. Mehdi (as)) bütün dünyayı Allah'a kulluk etmeleri için mükemmelleştirecek. (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)
Hz. Mehdi (as)'ın dünyayı tebliğiyle etkilemesi:
... Dünyaya ağzının değneğiyle vuracak* ve kötüyü dudaklarının soluğuyla öldürecek. (Yeşaya 11:4)
* Kelimenin diğer anlamı: Kuvvetle etkilemek.
... Onun adı Harika Öğütçü... olacak. (Yeşaya, 9:6)
Şiddet kullanmadan iman gücü ile başarı elde etmesi:
"... Güçle kuvvetle değil, ancak benim Ruhum'la başaracaksın" diyor. Böyle diyor herşeye egemen Rab. (Zekeriya, 4:6)
Hz. Mehdi (as)'ın tüm dünyayı Allah'a yöneltmesi:
... Tüm dünyayı Allah'a birlikte kulluk etmeleri için ıslah edecek, çünkü şöyle yazılmıştır: "Bundan sonra uluslara kötülükten uzak bir konuşma dili vereceğim, böylece hepsi O'na bir olarak kulluk etmek için Allah'a yönelecekler." (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)
İnsanları ruhen arındırıp temizlemesi:
Onun geleceği güne kim dayanabilir? O belirince kim durabilir? Çünkü o maden arıtıcının ateşi, çamaşırcının kül suyu gibi olacak; gümüş eritip arıtan gibi davranacak... arındırıp altın, gümüş temizler gibi temizleyecek. (Malaki, 3:2-3)
Devamını okuyun...>>
12 Eylül 2009 Cumartesi
Ekonomik Krizin Dünya Çapındaki Etkileri Giderek Artıyor
SHOWHABER
Tayland Ekonomisinde Küçülme
Güneydoğu Asya'nın ikinci büyük ekonomisi olan Tayland ekonomisi yılın ilk üç ayında % 7,1 küçüldüğünü açıkladı. Bu düşüşte ihracatın düşmesinin ve turizm gelirlerinin azalmasının etken olduğu belirtildi. Tayland'da yılın ilk çeyreğinde ihracat % 19,9, ithalat ise %38,8 gerilemiş oldu.
TIMETURK
Avrupa'da İşsizlik Son 10 Yılın En Yüksek Seviyesine Çıktı
Euro bölgesinde Mart ayında yüzde 8,9 düzeyinde bulunan işsizlik oranı, Nisan ayında yüzde 9,2'a çıktı. Avrupa Birliği resmi istatistik kurumu Eurostat'a göre Nisan ayında işsizlik oranı % 8,4 den % 8,6'ya çıktı. Euro Bölgesindeki toplam isşiz sayısı 14,6 milyon ve Avrupa Birliği'nde 20,8 milyon olarak bildirildi. Avrupa Birliği ülkelerinde işsizlik oranları; İspanya'da % 18,1, Letonya'da %17,4, Litvanya'da yüzde 16,8, Estonya'da %13,9, Euro bölgesi ülkelerinden Almanya'da %7,7 ve Fransa'da yüzde 8,9'a yükseldi. Böylece Avrupa'da son 10 yılın en yüksek işsizlik seviyesine ulaşıldı.
HÜRRİYET
Hollanda Ekonomisi de Krizden Etkilenen Ülkeler Arasına Girdi
Hollanda ekonomisi 2009'un ilk üç aylık döneminde, geçen yılın ilk çeyreğine göre % 4,5 küçüldü. Bu daralma oranının İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en yüksek oran olduğu bildirildi. Hollanda ekonomisinde görülen bu daralmaya neden olarak dünya ticaretindeki durağanlık ve Hollanda'nın ihracatındaki %12'lik düşüş gösterildi.
Dünya'nın en büyük mağden şirketlerin'den biri olan Anglo-American yıl içerisinde 19 bin çalışanının işine son vereceğini açıkladı. Dünyanın en büyük üçüncü platin üreticisi olan Lonmin şirketi ise 5.500 kişiyi işten çıkaracağını açıkladı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) bölgesi ekonomisinin son 49 yılın en büyük düşüşünü gösterdiği bildirildi. OECD bölgesi ekonomisi 2008 yılı son çeyreğinde % 2, 2009 yılı ilk çeyreğinde ise % 2,1 daralma gösterdi.
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri ekonomisinde gerileme oranı yılın ilk çeyreğinde ortalama % 11 olarak açıklandı. BDT ülkeleri arasındaki en büyük ekonomik düşüş % 12,3 ile Rusya'da gerçekleşti. Ermenistan ekonomisinde % 6,1, Kazakistan ekonomisinde ise % 4,5 oranında düşüş kaydedildi.
Japonya Ekonomi Bakanı Kaoru Yosano, ekonominin en düşük seviyeye geldiğini ve 2010 baharından önce bir düzelmenin gerçekleşemeyebileceğini söyledi.
ABD eksi, 2009 yılının ilk üç aylık döneminde % 5,7 küçüldü.
Güney Afrika'da Ekonomi 10 Yıldır İlk Kez Küçüldü
Afrika'nın en güçlü ekonomisi olarak görülen Güney Afrika ekonomisi 10 yıldır ilk kez küçüldü. 2008'in son üç ayında yüzde 1,8 oranında küçülen ülke ekonomisi üretimde de %20'yi aşan bir daralma ile son 40 yılın en büyük düşüşünü yaşadı. Güney Afrika'nın önemli maden gelirlerinden biri olan altın üretimi de geçtiğimiz yıl içerisinde %13,6 azalarak 86 yıldan bu yana en düşük oranı gördü.
Devamını okuyun...>>
Allah, Mehdi'ye Bir Günde Çok Büyük Bir Nimet ve Güç Verir
Muhammed’i (sav) Peygamber seçen Allah’a andolsun ki eğer kıyametin kopmasına bir gün dahi kalsa, Allah (cc) Mehdi zuhur etsin ve yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle doldursun diye o günü uzatır, ONUN İKTİDARINI MUSA’NIN İKTİDARI GİBİ BİR GÜNDE DÜZELTİR. Musa (a.s) eşi için biraz ateş almaya gitti. Ama risalet ve peygamberlik makamıyla geri döndü." (İmam Muhammed Taki) (Bihar-ul Envar, c.51, s.156; Isbat-ül Hüdat, c.6, s.420)
Devamını okuyun...>>
Ahir Zamanın Hidayet Önderi: Hz. Mehdi
Devamını okuyun...>>
Altınçağ'da Adalet
Devamını okuyun...>>
7 Eylül 2009 Pazartesi
Ahir Zamanda, Unutturulmaya Çalışılan Ahir Zaman Konuları
Hz.Mehdi’nin Gelişi
Peygamberimiz (Sav)’in Bizlere Bir Müjdesidir Hz. Mehdi'nin gelişi bizzat Peygamberimiz (sav) tarafından müjdelenmiştir ve Peygamberimiz (sav)'in bu konuda tevatür (kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber) olarak kabul edilen çok sayıda hadisi vardır. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde "HZ. MEHDİ İLE MÜJDELENİN. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13) sözleriyle, bu konunun Müslümanlar için bir müjde olduğunu bildirmiştir. Hz. Mehdi'nin çıkışı ile ilgili hadislerin ard arda gerçekleşmesi belirli bir döneme işaret etmektedir. Açıktır ki tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir.)
Türk-İslam Birliği’ne Giden Yol Açıldı
Dikkat edilecek olursa, son dönemde yazılı ve görsel basında Türk-İslam Birliği'nden sıkça bahsedilmektedir. Çeşitli ülkelerin başbakan ve bakanları, politikacılar, köşe yazarları, televizyon program yapımcıları, çeşitli dergiler, kanaat önderleri bu konudaki özlemlerini dile getirmektedirler. Bununla birlikte bu birliğin sağlanabilmesi için bazı somut adımların da atılıyor olması son derece sevindirici bir gelişmedir. Türk-İslam Birliği'ne giden yol sebepler dahilinde ilerlemektedir ancak burada asıl önemli olan bu konunun bir ahir zaman müjdesi olması ve konuya bu gözle bakılması gereğidir. Allah'ın izniyle bu birlik, Hz. Mehdi'nin vesilesiyle kurulacaktır. Bu görev, onun kaderinde başarıyla tamamlanmıştır. Ancak bu bilginin insanları gevşekliğe sürüklememesi gerekir. Müslümanlara düşen sorumluluk, bu konuyu sürekli gündemde ve canlı tutmak, gelişmeleri takip edip tüm Müslümanları bu konuda bilgilendirmek ve müjdelemek olmalıdır.
Hz.İsa İkinci Kez Yeryüzüne Gelecek
Ahir zamanın bir başka müjdeli konusu olan Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi konusu da aynı şekilde kimi çevrelerce örtbas edilerek unutturulmaya çalışılmaktadır. Oysaki, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelecek olması Kuran ayetlerinde ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde iman edenlere müjdelenmiş bir gerçektir. Bu hadislerden bazıları şöyledir: "Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır."(Sahihi Müslim, 6/532) "İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek (haça tapınmayı kaldıracak) ve domuzu öldürecektir (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek)... Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır." (Sünen-i İbn-i Mace, 10/334) Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirildiği üzere, bundan iki bin yıl önce Allah'ın Kendi Katına yükselttiğini (Nisa Suresi, 158) bildirdiği Hz. İsa ahir zamanda yeryüzüne tekrar gelecek, Hz. Mehdi ile birlikte yeryüzünde barışın ve huzurun sağlanmasına Allah'ın izniyle vesile olacaktır. Üstelik son dönemlerde yaşanan birçok olay ve gelişme, bu değerli misafirin gelişinin iyice yakınlaştığını da göstermektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu nedenle içinde bulunulan bu kıymetli dönem çok iyi değerlendirilmeli, Hz. İsa geldiğinde mahçup olunacak her türlü tavır ve ahlaktan sakınılmalıdır. En sakınılması gereken ve belki de kişiyi en çok utandıracak tavırlardan biri de hiç şüphesiz, bu konuyu müjdelemek yerine bu gerçeği örtbas edip unutturmaya çalışan bir hal sergilemektir. Bu nedenle samimi iman edenlerin, Allah'ın bu kutlu elçisinin binlerce yıl sonra yeniden yeryüzüne gelecek olmasının ne kadar olağanüstü bir olay olduğunu sürekli gündemde tutmaları, bazı kimselerde ortaya çıkabilecek gevşeklik ve şevksizliğin engellenmesi açısından önemlidir. Adalete, huzura, düzene ve güzel ahlaka özlem duyanların beklentisi içinde oldukları kurtuluş, Allah'ın izni ile pek yakındır. Yaşanan pek çok gelişme, bu kurtuluşun yaklaştığının birer alametidir. Bu alametlere tanıklık eden insanlar, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin gelişinin yakınlaştığını umut edebilirler. Her bir alamet, bize, çok kutlu bir dönemde yaşadığımızın hatırlatıcısıdır. Asırlardır beklenen bu tarihi müjde-Allah'ın izniyle- gerçekleşmek üzeredir. Hiç kuşkusuz ki İslam dinini aslına döndürecek, insanların imanına vesile olacak, Müslümanlar arasında büyük bir birlik sağlayacak böylesine kutlu bir dönemde yaşıyor olmak Müslümanlar için çok büyük bir nimettir. Tüm İslam aleminin beklediği böylesine büyük ve müjdeli olaylara karşı ilgisiz ve kayıtsız kalmanın, bu hususları unutturmaya çalışmanın ileride Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin -Allah'ın izniyle- gelişleriyle birlikte bu tavrı sergileyen kişiler için büyük bir mahçubiyet nedeni olabileceği de unutulmamalıdır. Rabbimiz Kuran'da bu kutlu dönemi şöyle haber vermiştir: "Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır." (Nur Suresi, 55)
Devamını okuyun...>>
Ahir Zamanda Meydana Gelecek Bozulmalar
Devamını okuyun...>>
Yecüc ve Mecüc; Ne Zaman, Nerede?
Ahir zamanın bu müjdeleri, Allah'ın mübarek elçisi Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelecek olması ve 21. yüzyılın büyük müceddidi Hz. Mehdi ile birlikte Deccal'in fitnesini ortadan kaldırıp İslam ahlakını yeryüzünde hakim kılmalarıdır.
Bu yazıda üzerinde duracağımız konu ise Peygamber Efendimiz (sav)'in kıyamet alameti olarak bildirdiği "Yecüc ve Mecüc"dür. Kim oldukları, ne zaman ortaya çıkacakları ve ne şekilde ortadan kaldırılacakları asırlardır büyük bir merak konusu olan Yecüc ve Mecüc hakkında bugüne kadar birçok kitap ve makale yazılmıştır. Ancak, Hıristiyanların Kutsal kitabı İncil'de ve Yahudilerin Kutsal Kitabı Tevrat'ta "Gog ve Magog" olarak anılan Yecüc ve Mecüc hakkında en doğru bilgileri Kuran ayetlerinden, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden ve değerli İslam alimlerinin eserlerinden edinebiliriz.
Yecüc ve Mecüc'ün bozgunculuğunu geçmişte Hz. Zülkarneyn'in yaptığı sed engellemiştir
Allah Kehf Suresi'nde Yecüc ve Mecüc hakkında şu şekilde bildirmektedir:
Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cüc Ve Me'cüc, Yeryüzünde Bozgunculuk Çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?" (Kehf Suresi, 94)
Ayetlerde Yecüc ve Mecüc'den, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran bir kavim olarak bahsedilmektedir. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi de bir sözünde "Ye'cüc ve Me'cüc, ehl-i garet (yağmacı, çapulcu) ve fesad (arabozucu) ve ehl-i hadaret ve medeniyete ecel-i kaza (medeni olanlar ve medeniyet için elinden kurtulunması mümkün olmayan) hükmünde iki taife-i mahlukullahtır (Allah'ın yarattığı iki topluluktur)..." (Bediüzzaman Said Nursi, Muhakemat, s. 66) şeklinde buyurmaktadır.
Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım."
"Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra:) dedi ki: "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."
Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler. (Kehf Suresi, 95-97)
Ayetlerde bildirildiğine göre, Hz. Zülkarneyn kendisinden yardım isteyen kavme iki dağ arasında, sağlam bir sed yaparak yardımda bulunmuştur. Bediüzzaman bu seddi "Müfsidlerin (fesat çıkaranların) def'i Şerleri (kötülüklerine mani olmak) için bir redm-i azim ve cesim (her tarafı tamamen kapalı büyük) bir duvardır (a.g.e, s. 66) ." sözleriyle tarif etmektedir.
İnsanlara zulmeden, bozgunculuk çıkaran Yecüc ve Mecüc kavmini engellemek için Hz. Zülkarneyn'in yaptığı muhkem sed, sözkonusu fesatçı topluluğun zulmünü durdurmuştur.
"Hz. Zülkarneyn'in seddinin yıkılması" kıyamet alametidir
Yecüc ve Mecüc'den Enbiya Suresi'nde de bahsedilmektedir. Bu ayette ise Kehf Suresi'nde bildirilenden daha sonraki bir döneme işaret edilmekte, Yecüc ve Mecüc "bir kıyamet alameti olarak" zikredilmektedir. Kıyamet öncesi dönemde, Kehf Suresi'nde bildirilen sed yıkılacaktır. Allah Kehf Suresi'nde şu şekilde buyurmaktadır:
Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va'di haktır." (Kehf Suresi, 98)
Hz. Zülkarneyn'in seddinin yıkılması ile ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Bediüzzaman'a göre bu rivayetlerin hepsinin ortak noktası "seddin yıkılmasının bir kıyamet alameti" olarak kabul edildiğidir.
Nitekim Üstad Muhakemat isimli eserinde "Emr-i İlahi (Allah'ın emri) geldiği vakit sed harab olacaktır (a.g.e, s. 66) ..." ve "seddin harabiyeti kıyamete alamet olur (a.g.e, s. 66) " şeklinde buyurmuştur.
Kuran'da bildirildiğine göre sed yıkıldığında Yecüc ve Mecüc her tepeden akın edecektir:
Yecüc ve Mecüc(Ün Sedleri) Açıldığında, onlar her bir Tepeden Akın Ederler; Gerçek Olan Vaad Yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 96-97)
Ayetlerde "gerçek olan vaad yaklaşmıştır" şeklinde bildirilerek, kıyamet saatinin yaklaşmakta olduğu haber verilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de bir hadisinde "On alamet zuhur etmedikçe kıyamet kopmaz: Güneş'in batıdan doğuşu, Duman, Dabbe, Yecüc-Mecüc, Meryem oğlu İsa'nın inmesi, üç (büyük) zelzele (Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 247) ..." şeklinde buyurmuştur.
Yecüc ve Mecüc, Moğol, Tatar ve Mançu gibi kavimlerden oluşmaktadır
Yecüc ve Mecüc'ün kim oldukları ile ilgili Bediüzzaman açık bilgiler vermiştir. Bediüzzaman ayetlerde haber verilen Hz. Zülkarneyn'in sed inşa ettiği bölgeyi Himalayalar'da bir bölge olarak yorumlamakta, Hz. Zülkarneyn'in "...Hind ve Çin'deki akvamı mazlumeye (mazlum kavme) tecavüzleri durdurmak için o Himalaya silsilelerine (sıradağlarına) yakın iki dağ ortasında uzun bir sed yaptığı ve o akvam-ı vahşiyenin (vahşi kavmin) kesretle (çoklukla) hücumlarına çok zaman mani (engel) olduğunu (Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, s. 101) ..." hatırlatmaktadır.
Bir diğer sözünde ise Yecüc ve Mecüc'ün Moğol ve Mançu kökenli, Asyalı bir kavim olduklarını bildirmektedir:
... Ye'cüc ve Me'cüc namı (ismi) verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin'den bir kısım başka kabileleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa'yı herc-ü merc (altüst, karmakarışık) ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zîr ü zeber (altüst) edeceklerine işaret ve kinayedir (üstü örtülü sözdür) (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 463) .
13. yüzyılda çok büyük bir imparatorluk kuran Moğollar, dünya tarihinin en vahşi ve barbar ordularından biri olarak bilinmektedirler. Moğol ve Tatarlardan oluşan bu yağmacı ordunun başında, önce Cengiz Han ve ardından da oğlu Hülagu çok büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Tarihi kaynaklarda bildirildiğine göre onlar, önlerine çıkan herşeyi yağmalayan, talan eden, kadın-çocuk demeden herkesi katleden bir topluluktu. Anadolu topraklarına ayak bastıklarında Sivas'ta, Kayseri'de, Tokat'ta yüzbinlerce insanı katlettiler. İstila ettikleri bölgelerdeki tüm camileri, kütüphaneleri, medreseleri yakıp yıktılar. Buhara, Semerkand, Herat gibi yerlerdeki tüm sanat eserlerini yağmalayıp, ortadan kaldırdılar. Tarihi kaynaklara göre bazı şehirlerde milyonlarca insanı, kedi ve köpeklere varıncaya kadar bütün canlıları katlettiler (www.yeniasya.org.tr) . Mançu ırkı da aynı Moğollar gibi barbar, savaşçı, göçebe bir ırktı ve birçok ülkeyi istila etmiş, büyük katliamlar gerçekleştirmişti. Bediüzzaman, eserlerinde, Moğol ve Mançu ırkının ahir zamanda ortaya çıkacak olan Yecüc ve Mecüc'ün ataları olduklarını haber verir. Bediüzzaman'ın konuyla ilgili bir diğer sözü şu şekildedir:
Hatta rûy-i zemînin (yeryüzünün) en meşhur seddi ve kaç günlük uzak bir mesafe tutan Sedd-i Çini (Çin Seddi) Kur'an lisaniyle Yecüc ve Mecücün ve tabîr-i diğerle (başka bir ifadeyle) tarih lisanında Mançur ve Moğol denilen ve âlem-i beşeriyeti (insanlığı) kaç defa zîr-ü zeber eden (altüst, darmadağın eden) ve Himalaya Dağları'nın arkasından çıkan ve şarktan garbe (doğudan batıya) kadar harab eden akvâm-ı vahşiye (vahşi kavim) ve garetkâr (yağmacı, çapulcu) milletlerin (Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar, s.100) ...
Bediüzzaman'ın bu sözlerine göre Yecüc ve Mecüc;
Moğol, Mançu ırkındandır.
Daha önce Avrupa ve Asya'yı ele geçirip, doğudan batıya kadar her yeri harap ettikleri gibi ahir zamanda da dünyayı altüst edeceklerdir.
Himalaya Dağları'nın arkasından çıkacaklardır.
Saldırgan, yağmacı bir topluluktur.
Hz. Zülkarneyn, mazlum halkları korumak için iki dağ arasına yaptığı sed ile bu topluluğun saldırılarını durdurmuştur.
Deccal, Yecüc ve Mecüc'e zemin hazırlayacaktır
Ahir zamanın anlatıldığı hadislerde, yeryüzünde kötülüğü organize edecek, insanları din ahlakından uzaklaştıracak, kargaşa ve bozgunculuğa neden olacak Deccal'in çıkışı da, kıyametin büyük alametlerinden biri olarak haber verilmektedir. Son dönemlerde başta İslam alemi olmak üzere, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan kargaşa, çatışma ve anarşi Deccal'in ortaya çıkışının yaklaştığının göstergelerinden biridir. Bu dönem bir hadiste "... (O sırada) fitneler, karışıklıklar, ihtilaller çok olur da insanlar birbirlerini öldürürler. İnsanlar kendi canlarına kıyarlar ve yeryüzünü belalar kaplar (Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şarani, Bedir Yayınevi, s. 482)" şeklinde tarif edilmektedir.
Hadislerde haber verilen bilgiler, Deccal'in, yeryüzünde karışıklığı ve zulmü teşvik edeceğini, hatta organize edeceğini göstermektedir. Sürekli kan dökülmesi, insanların katledilmesi, savaşlarda masumların öldürülmesi, düzenin bozulması, terörün neden olduğu korku ve tedirginlik Deccal'in teşvikiyle yaygınlaşmaktadır. Deccal'in tam anlamıyla ortaya çıkmasıyla bu olayların şiddetinin daha da artacağı hadislerde bildirilmektedir. Deccal'in yeryüzünde bozgunculuğu yayarak Yecüc ve Mecüc'e de zemin hazırlayacağını, Bediüzzaman bir sözünde şu şekilde belirtmiştir:
... Büyük Deccal, şeytanın iğvası (telkinleri) ve hükmüyle şeriat-ı İseviyenin ahkamını (İseviliğin hükümlerini) kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini (sosyal hayatlarını) idare eden rabıtaları (birleştiren unsurları) bozarak anarşistliğe ve Yecüc-Mecüc'e zemin hazır eder...
Bediüzzaman bu sözünde;
Deccal'in şeytanın telkinlerine ve kurallarına göre hareket edeceğine;
Hıristiyanlığın hükümlerini ortadan kaldıracağına;
Hıristiyanları birbirlerine bağlayan unsurları bozacağına;
Bu yaptıklarının Hıristiyan toplumlarda anarşizme, kargaşaya, bozgunculuğa yol açacağına;
Hepsinin neticesinde ise Yecüc ve Mecüc'e çok uygun bir zemin oluşturacağına, kendisi de anarşist ve bozguncu olan Yecüc ve Mecüc'ün bu kaos ortamından faydalanacağına dikkat çekmektedir.
Yecüc ve Mecüc bir insan topluluğudur
Kuran ayetlerinden ve hadislerden Yecüc ve Mecüc'ün insan oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bu konuyla ilgili ortaya konan bazı deliller şunlardır:
Hadislerde bildirildiğine göre, "Hz. Adem'in soyundan gelmektedirler Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 248 ."
Peygamberimiz (sav) "Birer, ikişer karış boyundadırlar, en uzunları üçer karıştır (a.g.e, s. 249) ..." hadisiyle onların kısa boylu olduklarına işaret etmiştir. "Bir iki karış boylu" ifadesi kısa boylu anlamına gelen bir teşbih olarak kullanılır.
Küçük gözlü, geniş yüzlü, kumral saçlı bir kavimdir: "Siz devamlı düşmanla savaşacaksınız; hatta yüzleri geniş, gözleri küçük, saçları kumral Yecüc ve Mecüc ile de savaş yapacaksınız (a.g.e, s. 253) ..."
Hadislerde bildirildiğine gibi, "Fesat çıkaran bir topluluktur (a.g.e, s. 257) ."
22 kabileden oluşan bir topluluktur: "Yecüc ve Mecüc yirmi iki kabileden ibarettir (a.g.e, s. 249) ."
Yecüc ve Mecüc anarşist, saldırgan ve zalim bir topluluk olacaktır
Bediüzzaman Yecüc ve Mecüc'ün ideolojisini eserlerinde çok hikmetli şekilde açıklamaktadır. "Anarşizmin insanları dehşetli ve gaddar canavarlar" haline getirdiğini söyleyen Bediüzzaman, aynı sözün devamında Yecüc ve Mecüc'ün anarşist karakterini şu şekilde tarif etmektedir:
Anarşistlik fikrinin tam yeri ise; hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalan çapulcu kabileler olacak. Ve o şeraite muvafık (şartlara uygun) insanlar ise, Çin-i Maçin'de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acaib-i seb'a-i âlemden (Dünyanın yedi harikasından) birisi bulunan Sedd-i Çinî'nin (Çin Seddi'nin) binasına (inşasına) sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız kabileleridir (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 463)...
Ve Yecüc Mecüc ise, Çin-i Maçin'de bulunan Mançur ve Moğol ve Kırgız ve her tarafta bulunan anarşistler ve sosyalistlerin müfritleri olan (aşırıya kaçan) komünistlerdir (Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s. 92)."
Anarşi hiçbir hakkı tanımaz, insaniyet seciyelerini (insanın karakterini, huyunu) canavar hayvanların seciyesine çevirir. Âhir zamanda gelecek Ye'cüc ve Me'cücün komitesi (heyet, alt kurul), anarşistler olduğuna Kur'an işaret ediyor (Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, s. 519).
Bediüzzaman'ın açıklamalarından şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır:
Yecüc ve Mecüc anarşist bir düşünce tarzı benimseyecektir. Bediüzzaman'ın "... Hattâ şimdi de komünistlik İçindeki anarşistin ehemmiyetli efrâdı (önemli fertleri) onlardandır (Bediüzzaman Said Nursi, Siracünnur, s. 219) ." sözüyle de vurguladığı gibi, Asya ırkçılığıyla komünist düşünceyi harmanlayan Yecüc ve Mecüc, diğer ırklara yönelik çok büyük bir vahşet ve nefret politikası izleyecektir.
Moğol ve Mançuların dışında, Asyalı bazı cahil kitlelerin de Yecüc ve Mecüc'ün tarafına geçip, "ırkçı bir anlayış içinde" onlarla birlikte hareket etmeleri muhtemeldir.
Bediüzzaman'ın "...Kıyamete yakın yine anarşistlik gibi bir fikirle medeniyet-i beşeriyeyi zir-ü zeber (insanlık medeniyetini altüst, darmadağın) edecekler ( Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, s. 359) ..." sözüyle de dikkat çektiği gibi bu topluluk katliamdan ve güç gösterisi yapmaktan zevk alan barbar zalim bir topluluk olacaktır.
Yecüc ve Mecüc inkarcı bir topluluktur
Hadislerden Yecüc ve Mecüc'ün Allah'a iman etmeyen bir topluluk olduğu anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde şu şekilde buyurmuştur:
Mirac gecesi Allah beni Yecüc ve Mecüclerin yanlarına gönderdi; Onları dine davet ettim; kabul etmediler.. Onun için onlar, Adem ve İblis neslinden Allah'a asi gelenlerle birlikte cehenneme gireceklerdir (Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 251) .
Hadiste de bildirildiği gibi Yecüc ve Mecüc inkarcı bir topluluk olacaktır.
Yine bu kavmin hadislerde ve Bediüzzaman'ın izahlarında haber verilen vahşetinden, barbar uygulamalarından, yağmalarından helal ve haram kavramına sahip olmayacakları anlaşılmaktadır.
Deccal ile Yecüc ve Mecüc Hz. İsa döneminde yok edilecektir
Hadislerde Hz. İsa'nın Deccal'i fikren mağlup edip, yok edeceğine dair birçok açıklama bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili bazı hadislerde şu şekilde buyurulmaktadır:
İşte o sırada Allah'ın düşmanı olan Deccal mesih, Hz. İsa'yı görünce tuzun suda erimesi gibi erir gider (Sahih-i Müslim, c. 4/2221; Ölüm Kıyamet Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 444) .
...deccal ortalığa fitne saçarken cenab-ı hak, mesih meryem oğlu İsa'yı gönderir... nefesini idrak eden her kafir mutlaka yok olur. İsa (a.s) Deccal ile Lüdd kapısında (Beytül Makdise yakın bir belde) karşılaşır ve onu yok eder (İmam-ı Müslim, Büyük Fitne Mesih-i Deccal, Saim Güngör, s. 104) .
Bediüzzaman da açıklamalarında Deccal'in insanlar üzerindeki aldatıcı etkilerinin Hz. İsa vesilesiyle kaldırılacağını şöyle açıklamaktadır:
Sihir ve manyetizma (telkin ve hipnoz yolu ile birini etki altına alma) ve ispirtizma (ölülerin ruhlarıyla görüşmek için yapılan faaliyetler) gibi istidraci (yalancı mucize) harikalarıyla kendini muhafaza eden (koruyan) ve herkesi teshir eden (büyüleyip etkisi altına alan) o dehşetli Deccal'i yok edebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak Harıka ve Mucizatlı (mucize sahibi) ve Umumun Makbulü(her insanın makbul gördüğü) Bir zat olabilir ki, o zat, en ziyade alakadar ve ekser (tüm) insanların peygamberi olan Hz. İsa Aleyhisselam'dır (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 592) .
Üstad'ın da belirttiği gibi, Deccal birtakım yalan mucizelerle insanları kandırdığı, şeytanların desteğiyle hareket ettiği ve bazı olağanüstü işler yaptığı için, Deccal'in yenilmesi ancak Rabbimiz'in çeşitli mucizeler bahşettiği kutlu peygamberi Hz. İsa vesilesiyle olacaktır. Hz. İsa'nın Deccal'in fitnesini yok etmesi, Allah'ın izniyle, çok hızlı ve kolay olacaktır.
Hadislerde Hz. İsa'nın Deccal'in ideolojisinin tüm dayanaklarını da yok edeceği, onu fikren mağlup edip ortadan kaldıracağı anlatılmaktadır. O dönemde Deccal'in hazırladığı ortamda, Yecüc ve Mecüc de bozgunculuk çıkaracak, ve çeşitli toplumlara zulmedecektir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed hadislerinde, Yecüc ve Mecüc'ün yok edilmesinde Hz. İsa'nın dualarının vesile olacağını bildirmektedir. Bir hadiste Hz. İsa'nın Peygamberimiz (sav)'e Mirac sırasında şunları söylediği bildirilmektedir:
Yecüc ve Mecüc her tepeden saldırmaya başlarlar. Ve uğradıkları her suyu içip tüketirler, karşılaştıkları herşeyi bozup altüst ederler, bunun üzerine halk feryad ederek Allah'tan yardım diler. Ben de (Hz. İsa) Allah'a dua ederek Yecüc ve Mecüc'ü öldürmesini isteyeceğim. Bu duam kabul olacak ve yer onların leşleriyle pis pis kokacak. Ben Allah'a tekrar dua edeceğim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp denize atacaktır (İbn-i Mace, Fiten: 33) .
Hadiste de bildirildiği gibi Hz. İsa'nın duasını kabul eden sonsuz rahmet sahibi Rabbimiz, Yecüc ve Mecüc'ün soyunu ortadan kaldıracaktır. Hadislerde bu yokoluşun nasıl olacağı şu şekilde tarif edilmektedir:
Sonra Allahu Teala, Yecüc ve Mecüc'ü gönderir... Sonra Allah'ın peygamberi Hz. İsa ve arkadaşları Allah'a dua ederler de, Allah Teala düşman ordusu içinde deve ve davarların burunlarında olan bir kurdu göndererek onların hepsini, bir tek insanın ölümü gibi helak eder (Sahih-i Müslim, 4/2251-2255; İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 492) ...
Hz. İsa arkadaşlarıyla birlikte onların şerrinden kurtulmaları için Allah'a dua edecekler. Allah onlara gökten boyunlarındaki kanı emmek için kurtlar gönderecek, hepsi ölecekler... ses ve sedaları çıkmaz olacak (Kıyamet Alametleri, Müellif: Muhammed B. Resul Al-Hüseyni, Mütercim: Naim Erdoğan, Genişletilmiş 8. baskı, Pamuk Yayıncılık, s. 252) .
Yecüc ve Mecüc'e musallat olacak olan hastalık hakkında hadislerde birçok bilgi verilmektedir:
Allah onlara gökten boyunlarındaki kanı emmek için kurtlar gönderecek, hepsi ölecekler (a.g.e, s. 252) ...
Müteakiben (ardından) Yüce Allah onların başlarına (bela olarak) boyunlarına ve kafataslarına koyun ve deve kısmının burun kurtlarını gönderir de bu kurtlar onların hepsini (bir anda) öldürüp helak eder (İmam Şa’rani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 505).
Sonra Allah Teala onların üzerine deve ve koyun cinsine ait burun kurdu denilen hayvanlar ve mikroplar yağdırır da bu mikroplar onların enselerinden yakalayıp hepsini öldürür (a.g.e, s. 506) ...
Bu hadislerden Yecüc ve Mecüc kavmine bir hastalığın musallat olacağı ve bu şekilde Yecüc ve Mecüc fitnesinin son bulacağı anlaşılmaktadır.
Peygamberimiz (sav) bir hadisinde "Yecüc ve Mecüc orduları da kimi kiminin üstüne bindirilmiş halde çekirge ölümü gibi öleceklerdir (a.g.e, s. 507) ." buyurmaktadır. Yecüc ve Mecüc'ün ölümleri, çekirgelerin ölümlerine benzetilmektedir. Çekirgeler normal zamanda az sayıda iken, bir anda gelişip bulundukları yeri talan ederler. Ölümleri de aynı şekilde ani ve toplu olur. Yecüc ve Mecüc'ün ölümü de çok büyük bir ihtimalle bu şekilde olacaktır.
Allah, Yecüc ve Mecüc'e "Dabbetü'l Arz"ı musallat kılacak olabilir
Dabbe, Arapça'da hayvan ve canlı anlamlarına gelen, "Debbe" kökünden türemiş bir isimdir. "Debbe" hafif yürüme, debelenme demektir. Hayvanlar ve haşereler için kullanılır. Bediüzzaman Risale-i Nur külliyatında Yecüc ve Mecüc'e musallat olan hastalığı "Dabbetü'l Arz" olarak yorumlamaktadır. Üstad bir sözünde Dabbetü'l Arz'ı şu şekilde tarif etmektedir:
O Dabbe bir nev'dir (tür, çeşit). Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye (hayvan topluluğu) olacak. Belki "bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi..." (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü'l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde (bedeninde) dişinden tırnağına kadar yerleşecek (Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, s. 467) .
...Allahu a'lem, o Dabbe bir nev'dir. Çünki gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak...
Bediüzzaman bu sözünde, Dabbenin tek büyük bir hayvan olursa heryere yetişmesinin mümkün olmadığına, bu nedenle de bir tane hayvan değil, bir hayvanlar topluluğu olduğuna dikkat çekmektedir.
...'bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi...' (Sebe Suresi, 14) âyetinin işaretiyle, o hayvan, Dabbetü'l Arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek..."
Bediüzzaman Sebe Suresi'nde yer alan ve Hz. Süleyman'ın asasını kemirdiği bildirilen "ağaç kurdu"na dikkat çekerek, Yecüc ve Mecüc'e musallat olan Dabbetü'l Arz'ın ağaç kurtları türünden bir hayvan topluluğu olduğunu belirtmektedir. Bediüzzaman'a göre bu dabbe, insanın vücuduna yerleşecek, dişinden tırnağına kadar vücudunun her zerresine ulaşacaktır. Bu yorumlara göre Bediüzzaman'ın Dabbetü'l Arz'ın bir virüs ya da mikrop türü olduğuna işaret ediyor olması da mümkündür.
Bediüzzaman, Yecüc ve Mecüc fitnesinin son bulmasına vesile olacak kurt hakkında da önemli yorumlarda bulunmaktadır. Üstad Yecüc ve Mecüc'ün "kafataslarına, boyunlarına ve enselerine musallat olan kurdu" şu şekilde yorumlamaktadır:
...Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana (azgınlığa) ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada (karışıklığa) ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen (inkar ve nankörlük yapan) insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber (darmadağın) edecek (a.g.e, s. 467) .
Bediüzzaman bu sözünde akıllarının başlarına getirilmesi gereken bir insan topluluğundan bahsetmektedir. Bu insan topluluğunun özelliği nedir:
Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana (azgınlığa) giden
Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada (karışıklığa) ve canavarlığa giden
Dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen (inkar ve nankörlük yapan) bir insan topluluğudur.
"Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen":
Deccal ve Yecüc ve Mecüc her türlü mukaddes değere düşman olan, saldırgan, inkarcı kimselerdir. İnsanları da fitneye düşürmeye çalışacaklardır. Allah'a karşı isyan edecek, her türlü azgınlığı teşvik edeceklerdir. Yecüc ve Mecüc ayrıca anarşist yöntemleri ile insanları fesat ve bozgunculuk çıkarmaya, dinsizliğe ve inkara yöneltecektir. Özetlemek gerekirse, insanlar bu ahir zaman fitnelerinin etkisiyle bilerek ve isteyerek ahlaksızlığa, küfre ve isyana yöneleceklerdir.
"...insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zir ü zeber edecek...":
Rabbimiz bu ahirzaman şahıslarına "bir Dabbe" musallat edecektir. Bu sözden Dabbet-ül Arz'ın, Deccal'in fitnesinin tam yok olmadığı, Yecüc ve Mecüc'ün bozgunculuğunu sürdürdüğü, inkara ve sapkınlığa düşen insanların bulunduğu bir dönemde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Muhtemelen Yecüc ve Mecüc'ün toplu olarak ölümüne vesile olan da Dabbet-ül Arz veya benzeri bir hayvan olacaktır.
Sonuç
Hem Deccal'in hem de Yecüc ve Mecüc'ün fitnesinin Hz. İsa tarafından ortadan kaldırılması tüm iman sahipleri için çok büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz'in de bir hadisinde belirttiği gibi, "Hz. İsa ve müminler Yecüc ve Mecüc'den sonra senelerce yaşayacaklardır (Suyuti s. 93) ." Bu, barışın, güzel ahlakın, huzurun ve güvenin hakim olduğu, çok güzel bir çağ olacaktır.
Günümüzde Deccaliyetin fitnesi dünyayı sarmış durumdadır. İnkarcı ideolojiler, ateizm, materyalizm, Darwinizm, ahlaki dejenerasyon ve savaşlar tüm insanları tehdit etmektedir. İnsanları din ahlakından uzaklaştırmak için çok geniş çaplı bir propaganda yürütülmekte, bozgunculuk her gün daha da artmaktadır. Bazı insanlar bilerek ve isteyerek, bazı insanlar ise farkında olmadan Deccal'in fitnesine kapılabilmektedirler.
Bu belalardan korunmanın tek çözümü ise insanların din ahlakına sarılmaları, inkarcı ideolojilerle fikri bir mücadele içinde olmalarıdır. Ahir zamanın bu döneminde Allah'ın dinini yaşama konusunda gaflet içinde olmak hiçbir müminin istemeyeceği bir durumdur. Çünkü bu durum, Bediüzzaman'ın bir sözünde ifade ettiği gibi "bilerek ve isteyerek" Deccal'in ve Yecüc ve Mecüc'ün fitnelerine destek olmak anlamına gelebilir.
İşte bu nedenle Müslümanların, Deccal'in oyununa gelmemek için şevkle, heyecanla din ahlakına sarılmaları gerekmektedir. Ahir zamanda gelecek olan Mesih Deccal'e karşı mücadele edip, onu fikren mağlup edecek, Yecüc ve Mecüc'ün de fitnesini ortadan kaldıracak olan Hz. İsa'ya ve Hz. Mehdi'ye en güzel desteği sağlayabilmek de ancak gereken hazırlığı önceden yaparak mümkün olacaktır. Bu nedenle, içinde bulunduğumuz dönem bu iki mübarek insanı asırlardır bekleyen tüm salih iman sahiplerinin din ahlakını yaşamak ve insanlar arasında yaşatmak için güçlerinin sonuna kadar çaba sarf etmeleri zamanıdır.
Devamını okuyun...>>